Los Angeles, günlerdir kontrol altına alınamayan yangınlarla adeta küle döndü. 24 can kaybı ve 100 binden fazla kişinin tahliyesi, bu felaketin boyutlarını gözler önüne seriyor. Ancak, yangınların etkileri yalnızca yanmış ormanlar ve evlerle sınırlı değil. Bu trajedi, Amerika Birleşik Devletleri’nin küresel imajını da sarstı ve kapitalizmin derin krizini ortaya koydu.
Yangınlar, yalnızca doğayı değil, aynı zamanda halkın güvencesini de tehdit ediyor. Yangından önce yüksek riskli bölgelerde yaşayan binlerce insanın sigorta poliçeleri ya yenilenmedi ya da iptal edildi. Bu durum, ABD’nin kapitalistik sisteminin halkı koruma yeteneğinin ne kadar zayıf olduğunu gözler önüne seriyor.
Sigorta şirketleri maliyetlerin artışı gerekçesiyle poliçeleri iptal ederken, kayıpları karşılamayı reddetti. Büyük Amerikan sermayesi, bu felaketin ardından milyarlarca dolar zarar ederken, meydana gelen hisse senedi çöküşü dikkat çekiyor.
Amerika, dünyanın en büyük ekonomik gücü olarak görülmesine rağmen, bu yangınlar karşısında sergilediği performans oldukça amatörce. Yangın söndürme ekiplerinin yetersiz müdahaleleri ve tahliye planlarındaki karmaşa, ABD’nin organizasyonel kapasitesinin ciddi şekilde aşındığını gösteriyor.
Federal ve eyalet hükümetleri, felaket karşısında üretken çözümler bulmakta yetersiz kalırken, büyük sermaye sahiplerinin bu durumu sadece kendi çıkarları doğrultusunda yönettiği bir kez daha gün yüzüne çıkıyor.