İstanbul Barosu’ndan Sert Tepki: “Asliye Hukuk Mahkemelerinin Kararı Yok Hükmündedir”

CHP’nin 38. Olağan İstanbul İl Kongresi, 8 Ekim 2023’te Haliç Kongre Merkezi’nde yapılmış, Bahçelievler İlçe Başkanı Özgür Çelik 342 oyla İstanbul İl Başkanı seçilmişti. Eski İl Başkanı Cemal Canpolat ise 310 oyda kalmıştı.

Aradan geçen sürenin ardından, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, kongreyi hedef alan ihtiyati tedbir kararı aldı. Mahkeme kararıyla, kongre çoğunluğunun seçtiği CHP İstanbul İl yönetimi görevden alındı.

Bu gelişme, yalnızca siyasette değil hukuk çevrelerinde de geniş yankı uyandırdı. Karara yönelik en dikkat çekici tepkilerden biri İstanbul Barosu’ndan geldi.

“Demokrasiye Ağır Darbe”

Baro açıklamasında, mahkeme kararının hukuki temelden yoksun olduğunu vurguladı:

“CHP İstanbul İl Örgütüne yönelik hukuk dışı kayyum kararı, yargı yetkisinin kötüye kullanılarak siyaseti dizayn etme girişimidir; bu karar demokrasiyi, seçme ve seçilme hakkını hiçe saymaktadır.”

Açıklamada, kayyum uygulamasının yalnızca belediyelerle sınırlı kalmayıp siyasi partilere de taşındığına dikkat çekildi. “Kayyum eliyle halkın demokratik iradesinin yok sayılması, zaten belediyeler üzerinden sistematik hale gelmişti. Bu uygulamanın şimdi siyasi parti yönetimlerine sirayet etmesi, tüm toplumu vesayet rejimi altında yönetme çabasının göstergesidir” denildi.

“Görev Gaspı ve Yok Hükmünde”

Baro, söz konusu kararların Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’na açıkça aykırı olduğunu belirtti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Siyasi Partiler Kanunu uyarınca parti kongreleri, ilçe seçim kurulu hakimi gözetiminde yapılır ve süresinde yapılan itirazlar hakim tarafından kesin olarak karara bağlanır. Bu kararlar yalnızca Anayasa’nın 79. maddesi uyarınca Yüksek Seçim Kurulu tarafından kaldırılabilir. YSK’nın kararları kesindir. Bu çerçevede, asliye hukuk mahkemelerinin verdiği iptal kararları açık bir görev gaspıdır ve yok hükmündedir.”

“Egemenlik Gaspına Karşı Kararlıyız”

İstanbul Barosu, açıklamasında yalnızca yargı mensuplarını değil, bu süreci siyasal amaçlarla kullanan çevreleri de sorumlu tuttu. “Hukuk dışı yargı kararlarıyla siyasete müdahale edilmesinin ve bu müdahalelerden politik çıkar elde edilmesinin hiçbir toplumsal meşruiyeti yoktur” denildi.

Son olarak Anayasa’nın 6. maddesine atıf yapılarak şu mesaj verildi:

“Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Egemenlik gaspına karşı Anayasal güvence altındaki hak ve özgürlüklerin, demokrasinin ve halk iradesinin savunulmasına kararlılıkla devam edeceğiz.”