IŞİD’den kurtulan genç kadın anlatıyor

 

Daily Mail’den Ian Birrell, IŞİD’in elinden kurtulmayı başaran 18 yaşındaki Lamiya Hacı Başar’la konuştu ve onun destansı hikayesini kaleme aldı. Birrell’in bu yazısını ise Dünyadan Çeviri’den Serap Şen Türkçeye tercüme etti.

Sanık sandalyesinde baş eğmez bir tavırla ayakta dikiliyordu. Onu kaçıran İslam Devleti üyelerinin yumruk ve tekmelere ek olarak kablolar ve silahlar kullandığı bir başka acımasız dayağın ardından ağzı burnu kan içinde kalmış, vücudu morluklarla dolmuştu.

Lamiya Hacı Başar bir kez daha işkencecilerinden kaçmaya çalışmış ve Ezidi genç kadın, bir kez daha yakalanmıştı.

Musul şeriat mahkemesinde bir kadı ona bakıyordu. Lamiya’nın sürekli kaçmaya çalıştığı söylendikten sonra – bu kez terör grubunun kaçırdığı birçok başka kızla birlikte kaçmaya çalışırken yakalanmıştı – kadı kararını açıkladı.

‘Beni ya öldürmeleri ya da kaçmamı engellemek için ayağımı kesmeleri gerektiğini söyledi,’ diyor Lamiya.

Peki böylesine dehşet verici bir cümleye tepkisi ne olmuştu?

‘Tek ayağımı keserseniz ötekiyle gene kaçarım dedim. Kadıya asla vazgeçmeyeceğimi söyledim. Onlar da ‘Sen kaçmaya devam edersen, biz de işkence yapmaya devam ederiz,’ dediler.

Muazzam bir cesaret örneği sergilemişti ama bu onun karakterinde vardı. Sonunda hayatı ve ayakları, onu yeni ‘sahibe’ satacağını söyleyen üst düzey bir IŞİD üyesi sayesinde kurtuldu.

Lamiya barbar fanatikler tarafından seks köleliğine maruz bırakılan, hayvanlar gibi pazar yerlerinde satılan, taciz edilen binlerce Ezidi kadından biriydi. Korku, ıstırap ve saldırılarla dolu bu hayat daha bir yıl devam edecekti. Yaralı cihatçıları tedavi etmediği zamanlarda kaçırılan kadın ve çocukları alıp satan zalim bir askeri doktorun elinde tutsaktı.

Lamiya, kaçışı da acı dolu ve trajik olmasına rağmen artık özgür. Yüzünde, ruhundaki derin psikolojik yaralara eşlik eden derin fiziksel yaralar bırakan bir patlamada yaralandı.

Onunla Almanya’daki sakin bir otelde buluştum. Orada bu sıra dışı, yumuşak sesli genç kadın bana kendi hikayesini anlattı – insanın en kötü kabuslarının bile ötesinde bir vahşet hikayesi.

Babası ve erkek kardeşlerinin kurşuna dizilmesine şahit oldu, zalim katiller tarafından köle yapıldı ve ardından neredeyse iki yıl boyunca bir dizi yaşlı adamın dayak ve tecavüzüne maruz kaldı.

IŞİD’in Suriye ve kuzey Irak’taki merkezinde sıkışıp kaldığı süre boyunca Lamiya çocukların seks kölesi olarak yaşlı adamlara satıldığını gördü ve intihar bombacılarının hazırlanmasına yardım etmeye zorlandı. Öyle bir an geldi ki Lamiya bir odaya atılıp 40 fanatik tarafından toplu tecavüze maruz bırakıldı. Yine de kırılmadı. ‘Bu adamlar canavardan da beter,’ diyor. ‘Bu yüzden güçlü kalmayı sürdürdüm, çünkü bana verdikleri hayatı değiştirmek istiyordum.’

Şimdi, gösterdiği bu muazzam cesaretin ardından, kendi cinsiyeti, bölgesi ve dini açısından alışılmadık bir şey yapıyor ve başına gelen korkunç şeyler konusunda çekinmeden konuşuyor.

Hala sadece 18 yaşında olduğuna inanmak güç. Lamiya’nın duruşu geçtiğimiz ay AB’nin en üst düzeydeki insan hakları ödülü olan Sakharov Ödülü ile taltif edildi. Seks kölesiyken kurtulan bir başka kadın olan Madya Murat da bu ödülü aldı.

Hikayeleri tüm dünyaya onlar gibi daha nice Ezidi kadının, onları kadim inançları nedeniyle kâfir ilan eden yobazların elinde hala aynı dehşeti yaşadığını hatırlatıyor.

400.000 kişilik Ezidi toplumu, kadim Ortadoğu geleneklerini birleştiren dinleri, mavi bir tavus kuşu biçimini alan bir meleği kutsal saydığı için, şeytana taptıkları gerekçesiyle aşırı uç Müslümanlar tarafından zulme tabi tutuluyorlar. Dramları ilk kez 2014’te haberlere çıktı.

Lamiya kuzey Irak’ın Ezidi köyü Koço’dan geliyor. Köyün 1800 sakinine IŞİD tarafından İslam’a geçmeleri, yoksa öldürülecekleri söylenmiş. O zaman kadar mutlu bir çocukluk yaşıyormuş. Zengin bir ailenin sahip olduğu büyük ve güzel bir çiftlikte büyüyormuş. Okula gitmiş, çok çalışmış ve öğretmen olmak istiyormuş.

‘DAİŞ’i televizyonda ilk duyduğumda, bunun yeni bir hayvan olduğunu sanmıştım,’ diyor, ne kadar küçük olduğunu vurgulamak için. ‘Bir terör çetesi olduklarını bilmiyordum.’

IŞİD Koço’nun 80 mil batısında bulunan Irak’ın ikinci büyük şehri Musul’u işgal ettiğinde, büyükler köylerinin iki ateş arasında kalabileceğini fark etmişler ama kendileri gibi barışçıl sivillerin hedef alınacağı akıllarına gelmemiş.

Ama Ağustos 2014 başında, yakındaki Sincar şehrini ele geçirdikten sonra IŞİD militanı dolu iki araç köylerine gelmiş.

‘Bize din değiştirmemizi söylediler ama zarar vermeyeceğiz dediler,’ diyor Lamiya. Köy kuşatılmış ama birkaç aile kaçmayı başarmış.

Ardından 15 Ağustos’ta, siyahlar içinde erkeklerden oluşan kalabalık bir grup köyü basmış, köy sakinleri bunlardan bazılarının komşu kasabalardan olduğunu tanımışlar.

Herkes okula götürülmüş, üzerlerinde ne varsa alınmış ve kadınlar birinci kata çıkarılmış.

‘Çok korkmuştum. Babamı, ailemi, canımı düşünüyordum,’ diyor Lamiya. ‘Sonra tüm erkeklerimizi götürdüler – babalar, oğullar, kardeşler.’

Babası ile iki erkek kardeşini son görüşü olmuş bu. IŞİD korku içindeki kadınlara erkeklerin birçok Ezidi’nin sığındığı Sincar Dağı’na götürüldüğünü söylemiş.’On dakika sonra silah sesleri duyduk,’ diye hatırlıyor Lamiya.

Erkekler kasabanın sokaklarında katledildiler. Ardından kadınlar ikiye ayrıldı: evli kadınlar ve küçük çocuklar Tel Afer yakınına götürüldü. Bekar kadınlar ile küçük kızlar ise Musul’a gönderildi. Yaşlı kadınlar ertesi gün kurşuna dizildi.

Lamiya üç kız kardeşi ile birlikte kendilerini bekleyen kaderin ne olduğunu kısa süre içinde görmüşler. ‘Erkekler oramıza buramıza elleyip bizi öpmeye çalışarak saldırmaya başladılar.’

Musul’da tutsaklar benzer yaşlardaki yüzlerce Ezidi ile dolu büyük bir binaya dolduruldu. Burası militanların seks kölesi alıp satmaz için kullandıkları yer çıkacaktı. ‘Erkekler sürekli kızları seçmeye geliyorlardı. Biri gitmeyi reddederse kablolarla dövülüyordu,’ diyor Lamiya. ‘O yaşlı adamların, o canavarların kızlara saldırdığını görmek çok acı vericiydi. Dokuz on yaşlarında kız çocukları bile ağlıyor ve lütfen bize bir şey yapmayın diye yalvarıyorlardı. Dehşeti size anlatamam.’

Lamiya’yı ve kız kardeşlerinden birini 40’larındaki bir Suudi adam satın aldı, onları IŞİD’in merkezi Rakka’ya götürdü ve çoğu zaman elleri kelepçeli vaziyette bekletti. ‘Çok kötü bir adamdı,’ diyor Lamiya.

‘Onunla olduğumuz üç gün boyunca bizi dövdü. Bir keresinde, ona direndiğim için boğazımı sıkıp beni öldürmeye çalıştı.’

Kız kardeşleri yumuşatmak için adam onları bir IŞİD üssüne götürmüş ve bir odaya atmış. ‘Bize 40 kadar adam saldırdı. Aklınız almaz – bu kadar canavarın eline düşmüş iki küçük kız. Başımıza feci şeyler geldi.’

Daha sonra kızlar başka başka militanlara satılmış. Her birinden yaklaşık 100 pound alınmış. Lamiya sonunda Musul’dan gelen daha da zalim bir adamın eline düşmüş.

Kilitli bir odada tutulmalarına rağmen ilk beş kaçma girişimini apartmanda tek başınayken pencereden atlayarak yapmış. Musul’un yerel sakinlerinden biri ile karşılaşınca ondan yardım dilenmiş ve adam da onu üç gün evinde saklamış.

‘Aile bana beni gelip alabilecek akrabam var mı diye sordu ama akrabalarım da esir durumdaydı. Aile Daeş’ten korkuyordu, bu yüzden üç gün sonra adam iki militanı çağırdı ve bir kız buldum dedi.’

IŞİD’in kadın satışı için kullandığı bilgisayarlı bir kayıt sistemi sayesinde ‘sahibine’ hemen ulaşmışlar. Daha da beter dayak yiyeceği adama teslim edilmeden önce Lamiya altı adamdan işkence görmüş.

İkinci kaçma girişiminden sonra adam onu satmış. Lamiya’ya ‘Seninle başa çıkamamış’ dediğimde ilk kez çekingen bir şekilde gülümsüyor.

‘Her kaçmayı denediğimde bana işkence yaptı ama bu beni daha da güçlendirdi. Hiç vazgeçmedim. O kadar çok zulüm, o kadar suç gördüm ki… bu bana onlara direnmeye gücü verdi.’

Eşi ve oğlu ile yaşayan Musullu beyaz saçlı bir adam satın almış onu bu sefer. ‘Ona beni ailenin kölesi yapamazsın dedim,’ diyor Lamiya. ‘Lütfen bana orda bir şeyler yapma, dedim. Ama bana tecavüz etti.’

‘Bir keresinde karısından ve annesinden beni cinsel istismardan korumalarını istedim ama bana, ben kâfir olduğum için bunun onun hakkı olduğunu söylediler.’

Bu adam onu iki ay tutmuş. Sonrasında Lamiya adamın başka bir karısı olduğunu keşfetmiş. Almanca konuşan, sarışın, mavi gözlü, daha genç bir kadın. ‘Çok iyi biriydi ama onun bu adama razı olmuş olmasına inanamadım.’

Başka bir kaçma girişiminden sonra Lamiya bir IŞİD emirine devredilmiş. ‘Her adam bir öncekinden beter oluyordu,’ diyor. ‘Herkes baş belası olduğumu söylediği için daha baştan beni dövmeye başlıyorlardı. Sürekli dövüyor, sürekli taciz ediyorlardı.’

IŞİD lideri bomba yapımında uzmanmış. Musul’da araç, sıvı patlayıcı ve elektrik ekipmanı dolu büyük bir bodrumu varmış. Lamiya intihar yeleği üreten adamın yanında çalışmaya zorlanmış. Her gün 50 aracı donatacak kadar kablo bağlamayı öğretmiş adam Lamiya’ya.

Çalışırken hava saldırılarının ve civarda patlayan füzelerin seslerini duyabiliyormuş.

‘Bize de saldırsalar da ölsem diyordum,’ diyor Lamiya. ‘Çektiğim çile bitsin istiyordum. Bu korkunç yerin de yerle bir edilmesini istiyordum çünkü orada bomba yapılıyordu.’

Bodruma başka Ezidi kızlar da getirildiğinde, Lamiya onları kaçmaya ikna etmiş. Bu denemenin de başarısız olması üzerine gaddarca dayak yemiş ve şeriat mahkemesine çıkarılmış.

Sonrasında onu bir askeri doktor satın almış. Bu adam ona hastanesinde ayak işleri yaptırmış. Bu işleri yaparken onu denetleyebilmek için Lamiya’ya bir cep telefonu da vermiş ama Lamiya telefonu Kürdistan’daki amcasını aramak için kullanmış.

O vakit, bir Kürt cephesinin yakınında tutuluyormuş ve amcası onu ordan çıkarması için bir kaçakçıya 7500 dolar vermiş.

Gece boyunca Koço’dan getirilen bir başka genç kız olan Katherine ve dokuz yaşındaki Almas adlı bir kız ile birlikte yürümüşler. Ama sabah 4 civarı, Katherine bir mayına basmış ve kendisi ile birlikte dokuz yaşındaki Almas da ölmüş. Lamiya feci şekilde yaralanmış vaziyette tek başına kalmış.

Lamiya dokuz ay önce yaşanan patlamayı çok az hatırlıyor. Kürt askerler onu hastaneye taşımışlar. Burada doktorlar gözlerinden birini almak zorunda kalmış. Amcası gelmeden önce diğer yaralarını da tedavi etmişler.

Sonrasında, çocuklara ve terör kurbanlarına yardım eden bir yardım kuruluşu olan Luftbrucke Irak (Irak Kava Köprüsü) tarafından Almanya’ya götürülmüş. Kuruluş iki ameliyata daha yardım etmiş ve bu sayede sol gözünde görme yetisini kısmen geri kazanmış. Lazer tedavisi ile de yüzündeki yara izleri yumuşatılmış.

Lamiya halen travmatik durumda, geceleri kabuslarla uyanıyor. ‘Diğer kızların çektiklerini düşünüp duruyorum,’ diyor.

Dokuz yaşındaki kız kardeşi Mayada da onların arasında. Elinde bir tek IŞİD bayrağının önünde duran bir fotoğrafı var. Diğer beş kız kardeşi cihatçıların elinden kaçmayı başarmış.

Lamiya bir gün eğitimine geri dönmek ve üniversiteye gitmek istiyor. Ama şimdilik bu cesur genç kız dünyaya 3600 Ezidi kadının halen IŞİD’in elinde esir olduğunu hatırlatmak için hikayesini yüksek sesle anlatıyor.

‘Bu insanlar halkımı ve dinimi ortadan kaldırmak istediler ama ayakta kaldık,’ diyor Lamiya. ‘Benim işim bu kadınlara ve kız çocuklarına yalnız olmadıklarını söylemek. Ve bize bu kadar acı çektiren o canavarların da cezalarını bulmalarını talep edeceğiz.’

 

IAN BIRRELL
Çeviri: Serap Şen