Filistin Sağlık Bakanlığı: “Bu bir sessiz katliamdır”
Gazze’de İsrail ablukasının yol açtığı insani felaket her geçen gün daha da derinleşiyor. Filistin Sağlık Bakanlığı, kentte son 24 saat içinde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle 19 kişinin daha hayatını kaybettiğini açıkladı. Böylece 7 Ekim 2023’ten bu yana açlıktan ölenlerin sayısı 86’ya ulaştı. Ölenlerin 76’sının çocuk olduğu bildirildi.
Bakanlık açıklamasında, açlıktan ölümler “sessiz bir katliam” olarak tanımlandı ve İsrail’in uyguladığı gıda ve ilaç ambargosunun derhal sonlandırılması çağrısı yapıldı. Açıklamada, uluslararası topluma seslenilerek Gazze’ye insani yardım koridorlarının açılması için sınır kapılarının vakit kaybetmeden açılması gerektiği belirtildi.
Bir Abluka Politikası Olarak Açlık
İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye aralıksız sürdürdüğü saldırıların yalnızca bombalarla sınırlı kalmadığı artık açıkça görülüyor. Temel altyapının yıkıldığı, hastanelerin işlevsiz kaldığı, su ve gıdanın yok denecek kadar azaldığı kentte açlık, bir silah olarak kullanılıyor. İsrail’in yürüttüğü savaş politikası sadece askeri değil, aynı zamanda biyopolitik bir kuşatma stratejisine dayanıyor. En savunmasız kesim olan çocukların açlıktan ölmesi bu stratejinin sonuçları arasında.
Dünya kamuoyu büyük ölçüde suskun. Uluslararası kurumların açıklamaları cılız, yaptırımlar yok, yardım koridorları ise ya kapalı ya da sembolik düzeyde işliyor. Oysa açlıktan ölen her çocuk, bu suskunluğun ve eylemsizliğin dolaysız sonucudur. Bu tablo, kapitalist dünya düzeninin “insani” maskesinin nasıl düştüğünü gözler önüne seriyor.
Sayılarla Katliam: 59 Bin Ölü, 142 Bin Yaralı
Filistin Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre İsrail’in 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılarda en az 59 bin 29 Filistinli yaşamını yitirdi, 142 bin 135 kişi ise yaralandı. 18 Mart’ta İsrail’in ateşkesi bozarak yeniden başlattığı yoğun saldırılarda ise sadece o tarihten bu yana 8 bin 196 kişi öldü, 30 bin 94 kişi yaralandı.
Gazze’deki ölümler artık sadece bombaların değil, sistematik bir kıtlık politikasıyla da gerçekleşiyor. Tüm bu sayılar, İsrail’in yalnızca bir savaşı değil, bir soykırım stratejisini adım adım uyguladığını gösteriyor. Ve bu stratejide açlık, bir silah kadar etkili, bir bomba kadar yıkıcı.
Dayanışma Değil, Direniş Zamanı
Bugün Gazze’de yaşananlar, salt bir “insani kriz” değil, küresel kapitalist-emperyalist düzenin teşhiridir. Gazze, modern çağda nasıl bir kuşatma aygıtı inşa edilebildiğinin, bir halkın yaşam hakkının nasıl sistematik biçimde yok edilebildiğinin canlı örneğidir. Bu kuşatma yalnızca İsrail’e ait değil; ABD’nin, Avrupa’nın, hatta bölgedeki işbirlikçi iktidarların da dâhil olduğu geniş bir tahakküm mimarisinin ürünüdür.
Açlıktan ölen çocukların her biri, yalnızca bir kurban değil; küresel adaletsizliğe karşı yükselen sessiz bir çığlık olarak okunmalıdır. Bu çığlık duyulmadıkça, yalnızca Gazze değil, dünyanın başka coğrafyaları da aynı kaderle yüzleşecektir. O nedenle artık yalnızca dayanışma değil, örgütlü direniş zamanı.
- Silivri Cezaevi’nden Ekonomi Dersi: Tutuklu İPA Başkanı Buğra Gökçe’den Asgari Ücret ve Sosyal Adalet Eleştirisi - 22 Temmuz 2025
- Ay Toprağından Su ve Oksijen Üretildi - 22 Temmuz 2025
- Gazze’de Açlık Derinleşiyor: 19 Kişi Daha Yaşamını Yitirdi - 21 Temmuz 2025