Financial Times: “Erdoğan bir Trump anı yaşadı”

Financial Times yazarı David Gardner, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı’nı değiştirme ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararlarını bir ‘Donald Trump anı’ olarak niteledi.

Gardner, ‘Erdoğan’ın Öfke nöbeti Bir Zayıflık Göstergesi’ başlıklı makalesinde, Türkiye’de son günlerde yaşananları ‘ABD’nin eski başkanının Twitter’da geçirdiği sinir krizlerine’ benzetti.

Financial Times gazetesi deneyimli dış politika yazarı David Gardner, Türkiye siyasetindeki son gelişmeleri ‘Erdoğan’ın öfke nöbeti bir zayıflık göstergesi’ başlıklı bir makaleyle kaleme aldı. Gardner, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hafta sonu kararnamesiyle bir ‘Donald Trump anı’ yaşadığını yazarken, Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almasını ‘ekonomik intihar’ olarak niteledi; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının da Türkiye’nin ‘bütün vatandaşlarını koruyan bir demokrasi olarak itibarından geriye kalanları da yok etme tehlikesi içerdiğini’ yazdı.

Erdoğan’ın 2019’daki yerel seçimlerde büyük kentlerin birçoğunu kaybettikten sonra İslamcı ve aşırı milliyetçi seçmenin desteğini pekiştirmeyi amaçlayan hamlelere odaklandığını vurgulayan Gardner, “İçi boşaltılmış bir AKP,  iktidardaki üçüncü on yılına girecek bir iktidar partisinden çok bir muhalefet partisine benziyor. Bu bir güç gösterisi ama aynı zamanda da kırılganlık göstergesi” dedi.

“Türkiye’nin buyurgan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumartesi sabahının erken saatlerinde bir Donald Trump anı yaşadı. ABD’nin eski başkanının Twitter’da geçirdiği sinir krizlerinin yerine, Erdoğan kararnameler çıkardı. İlki, yani Merkez Bankası Başkanı’nı kovması, ekonomik intihar anlamına gelebilir. İkincisi, yani Türkiye’nin yaklaşık 10 yıl önce ilk imzalayan ülke olduğu ve kadına karşı şiddeti engellemeyi amaçlayan anlaşmadan çıkması, ülkenin bütün vatandaşlarını koruyan bir demokrasi olarak itibarından geriye kalanları da gömme tehlikesi içeriyor”

Berat Albayrak’ın bakanlık döneminden bu yana Türkiye’nin yaşadığı döviz krizini, tüketime ve ucuz krediye dayalı büyüme politikasını, faizlerin ‘tüm kötülüklerin anası’ gibi görüldüğünü ve ‘TL’yi savunmaya çalışıp başarısız olunurken 100 milyar dolardan fazla paranın yandığını’ kaydeden  Gardner, “Üzerine titrenen Albayrak bir anda, bir diğer hafta sonu kazazedesi oluverdi” dedi.

Naci Ağbal’ın başkanlığında Merkez Bankası’nın Türkiye’nin para politikalarına duyulan güveni yeniden tesis ettiğini Ağbal’ın da faizleri yüzde 19’a çıkarması sonrası görevden alındığını belirten David Gardner, “Merkez Bankası’nın yeni başkanı Şahap Kavcıoğlu ‘az tanınan bir bankacı, eski bir milletvekili ve bir AKP tabloidinde köşe yazarı’ ve faizleri düşürmesi de bekleniyor. Egzantrik para politikalarına geri dönüş muazzam riskler taşıyor. Türkiye’nin döviz rezervleri düşük, mevduatların yarısının dolar üzerinden olduğu yerel bankalarla karmaşık swap anlaşmalarına güveniliyor. Türkiye’nin bu yıl yaklaşık 180 milyar dolarlık dış borcu yeniden finanse etmesi gerekiyor. Doğu Akdeniz’deki deniz sınırları nedeniyle Avrupalı müttefikler ve ABD’yle yaşanan tartışmalar, bir NATO üyesi olarak Rus yapımı füzelerin alınması ve İran yaptırımlarının delinmesi, Türkiye’yi cezalandırıcı önlemlere açık hale getiriyor” dedi.

İstanbul Sözleşmesi’nden cumhurbaşkanı kararıyla çekilme kararına ilişkin ise İngiliz yazar, “Fakat Erdoğan’ın para politikalarındaki kötü sürprizi, kadınlara karşı şiddetle mücadele etmeyi amaçlayan Avrupa Konseyi sözleşmesinden çekilme kararının yanında neredeyse önemsiz kalıyor. 2014’te cumhurbaşkanlığına yükselmesinden bu yana giderek otokratikleşen Erdoğan, günde neredeyse üç kadının öldürüldüğü Türkiye nüfusunun yarısının hâlâ kırılgan olan korumasını bir kalemde kaldırdı” yorumunda bulundu.

“Elif Şafak’ın “Çok karanlık bir tünelin içinden geçiyoruz. Demokrasiyi kaybettiğinizde ilk giden şeyler kadın ve azınlık hakları olur” şeklindeki sözlerine de yer veren Gardner, “Bu adım, Erdoğan’ın hukukun üstünlüğünü ülke içinde ve dışında küçümsemesinin son örneği. Türkiye yargısının bağımsızlığını neredeyse tamamen yok etti. Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş gibi siyasi tutukluların serbest bırakılmasını talep eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını seri bir biçimde görmezden geliyor” şeklinde kaydetti.

Gardner şöyle devam etti:

“Bağımsız yardımcılarını uzaklaştırdıktan etrafı saray mensuplarıyla sarılı hale gelen Erdoğan, tutarlı bir politika belirleme yeteneğini neredeyse tamamen kaybetti. Bunun yerine, İstanbul ve Ankara da dahil olmak üzere 2019’daki yerel seçimlerde Türkiye’nin büyük kentlerinin birçoğunda kontrolü kaybettikten sonra, İslamcı ve aşırı milliyetçi seçmenin desteğini pekiştirmeyi amaçlayan hamleler yapmaya odaklandı. İçi boşaltılmış bir AKP,  iktidardaki üçüncü on yılına girecek bir iktidar partisinden çok bir muhalefet partisine benziyor. Bu bir güç gösterisi ama aynı zamanda da kırılganlık göstergesi”.