Faruk Bildirici Habersiz AKP Üyeliği İçin Kamu Denetçiliği Kurumu’na Başvurdu

Faruk Bildirici

Gazeteci ve medya ombudsmanı Faruk Bildirici, bilgisi dışında Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) üye yapıldığını e-Devlet üzerinden öğrendikten sonra başlattığı hukuki süreçten sonuç alamayınca Kamu Denetçiliği Kurumu’na (KDK) başvurdu. Bildirici, sürecin takipsiz kalmasından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nı sorumlu tuttu.

Bildirici, Nisan ayında sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla, herhangi bir bilgi veya rızası olmaksızın AKP’ye üye yapıldığını duyurmuş, durumu yargıya taşıyacağını belirtmişti. Ancak aylar süren bekleyişe rağmen yaptığı suç duyurularına ve ilgili kurumlara yönelttiği resmi başvurulara herhangi bir yanıt alamadığını ifade etti.

“Kamu Ombudsmanı’na başvurdum”

Sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan Bildirici, kamu otoritelerinin ilgisizliğine tepki göstererek, “Medya ombudsmanı olarak Kamu Ombudsmanı’na başvurdum! Benden habersiz AKP’ye üye yapılmamla ilgili suç duyurumdan ve başvurularımdan yanıt alamayınca yeni bir girişimde bulundum,” ifadelerini kullandı.

Bildirici, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hem sahte üyelikleri önlemeye dönük bir sistem kurmadığını hem de e-Devlet üzerinden parti üyeliğini iptal etmeyi sağlayacak herhangi bir işlevsel buton koymadığını vurgulayarak, bu nedenle kurumu Kamu Denetçiliği Kurumu’na şikayet ettiğini açıkladı.

Başsavcılığın 2012 tarihli uyarısı da dosyada

Bildirici, başvurusuna önemli bir belge de ekledi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yıllar önce usulsüz parti üyeliklerine dair bilgi sahibi olduğunu belirten gazeteci, 2012 yılında dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil tarafından Siyasi Partiler Sicil Bürosu’na gönderilen resmi bir yazıya atıfta bulundu. Bu yazıda, partilerin “usulsüz üyelikler” konusunda uyarıldığına dikkat çekildi.

“Ancak o kadarla kalmış,” diyen Bildirici, “Başsavcılık, vatandaşları bu tür sahteciliğe karşı korumak için hiçbir önlem almamış. Bugün geldiğimiz noktada, kişilerin bilgisi dışında parti üyeliği yapılabiliyor ve bununla ilgili etkili bir denetim ya da çözüm mekanizması işlemiyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Sistematik bir açık”

Faruk Bildirici’nin başvurusu, sadece bireysel bir hak ihlali değil, aynı zamanda siyasi partiler sicil sistemi, e-Devlet altyapısı ve kamu denetimi açısından da ciddi bir yapısal soruna işaret ediyor. Sistemdeki açıklar, vatandaşların rızası dışında siyasi partilere üye yapılabilmesine ve bu üyeliklerin uzun süre fark edilmeden sistemde kalmasına olanak tanıyor.

Kamuoyuna yansıyan benzer vakalar, özellikle seçim dönemlerinde siyasi partilerin üye sayılarıyla ilgili tartışmaların güvenilirliğini de sorgulatıyor. Bildirici’nin başvurusu, bu konuda sistematik bir şeffaflık ve güvenlik zafiyetine dikkat çeken sembolik bir örnek olarak öne çıkıyor.

Kamu Denetçiliği Kurumu ne yapacak?

Faruk Bildirici’nin başvurusu üzerine Kamu Denetçiliği Kurumu’nun nasıl bir tavır alacağı merakla bekleniyor. Kurum, bireylerin kamusal alanda yaşadığı hak ihlallerini inceleyip ilgili idareye tavsiye kararları sunabiliyor. Ancak bu kararların bağlayıcılığı bulunmuyor. Yine de sürecin kamuoyu baskısıyla ilerlemesi, bu alanda düzenleme yapılmasına yönelik yeni adımların önünü açabilir.

Bu gelişme, yalnızca bir gazetecinin kişisel deneyimi değil; yurttaşlık haklarının, siyasi şeffaflığın ve kamu kurumlarının sorumluluğunun yeniden sorgulanmasına neden oluyor.