Sahte diploma skandalı, Türkiye’de yalnızca akademik dünyayı değil, devlet kurumlarının en kritik damarlarını da sarsıyor. Bahadır Özgür’ün Halktv com tr’de aktardığına göre; sahte belgelerle sahneye çıkan ve resmi kimlik bilgilerini kopyalayarak kurumsal sistemlere sızan bir yapı, şimdi de Milli Emlak üzerinden kamu arazilerine uzanan karanlık ilişkilerin izini bırakıyor.
E-İmza ile Kurumlara Sızma: Hedefte Bakanlıklar Var
Skandalın boyutları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamelerle gün yüzüne çıkarken, “diploma çetesi” olarak adlandırılan yapı yalnızca uydurma üniversite diplomaları üretmekle kalmadı. Aynı zamanda kamu kurumlarındaki üst düzey yöneticilerin kimlik bilgileriyle e-imzalar oluşturularak, devletin dijital altyapılarına erişim sağlandığı ortaya kondu. Bu erişimlerden biri de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ait.
İddianamede çete yöneticilerinden biri olarak adı geçen Gökay Celal Gülen’in, söz konusu bakanlığa bağlı Genel Satış Daire Başkanlığı’nın başkanına ait kimlik bilgilerini kullanarak sisteme giriş yaptığı tespit edildi. Daire, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak Türkiye’nin en kritik konularından biri olan Hazine arazilerinin satış ihalelerini yürütüyor. Bu nedenle yapılan sızma girişimi, sadece bir kimlik suistimali değil; kamu mülklerinin geleceğine dair büyük bir tehdidi de içinde barındırıyor.
Web Tapu ve Taşınmaz Satış Randevuları
Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine göre Gökay Celal Gülen’e ait dijital materyallerde yapılan incelemelerde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne ait “web tapu SMS modülü” içerikli belgeler ile, kurumdaki bir personele ait kullanıcı hesabı üzerinden alınmış taşınmaz satış randevuları da bulundu. Bu bulgular, çetenin yalnızca eğitim belgeleriyle sınırlı kalmadığını, taşınmaz işlemleri gibi ekonomik açıdan kritik işlemlerde de etkili bir sahteciliğe giriştiğini gösteriyor.
134 Şüpheli, 2 Dava, Onlarca Sahte Belge
Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davalarda ilk iddianamede 134, ikinci iddianamede 65 olmak üzere toplamda 199 kişi hakkında soruşturma yürütülüyor. Özellikle Ziya Kadiroğlu, Gökay Celal Gülen ve Zeynep Karacan’ın sahte diploma organizasyonunu yönettiği, sistematik bir yapı kurduğu aktarılıyor.
Sahte diplomaların yanı sıra lise mezuniyet belgeleri, sürücü belgeleri ve resmi e-imzalarla kamunun en stratejik noktalarına sızıldığı anlaşılıyor. Bu kapsamda yürütülen operasyonlar, yalnızca akademik yeterliliğin değil; kamu güvenliğinin, hukuki işlemlerin ve mülkiyet rejiminin de temelinden sarsıldığını ortaya koyuyor.
Soru Şu: Sistem Bu Sızmalara Nasıl İzin Verdi?
Olayın en çarpıcı yanlarından biri, bu kadar geniş bir organizasyonun devletin dijital güvenlik sistemlerini aşarak hareket edebilmiş olması. E-imzaların güvenlik zinciri, yöneticilerin kimlik bilgilerinin bu kadar kolay temin edilebilmesi ve denetim eksiklikleri, olayın sadece çete üyeleriyle sınırlı kalmayacak bir sistemsel zafiyeti açığa çıkardığını düşündürüyor.
Devletin dijital kapılarından içeri girerek kamu arazilerine kadar ulaşan bu “diploma çetesi”, yalnızca eğitim sistemini değil, kamu yönetiminin meşruiyetini ve güvenilirliğini de tehdit ediyor. Şimdi ise sorulması gereken soru şu: Bu sistemik sızmalar nasıl mümkün oldu ve kim(ler) bu yapıya göz yumdu?
- Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin’den Tutukluluk Sürecine Sert Tepki - 4 Ağustos 2025
- İBB, Bağımlılıkla Mücadelede 72 Bin Kişiye Ulaştı - 4 Ağustos 2025
- 15 Yılda 750 Bin Çiftçi Sosyal Güvenceden Çıktı: Gürer’den “Primleri Devlet Ödemeli” Çağrısı - 3 Ağustos 2025