CHP’li 81 İl Başkanından Ortak Direniş: Kayyum Darbesini Tanımayacağız

CHP’li il başkanları, iktidarın partiye yönelik yargı müdahalelerine karşı Ankara’da bir araya geldi. Kurultay iradesine sahip çıkan 81 il başkanı, “Adına kayyım da deseler, butlan da deseler, tanımayacağız” diyerek hem demokrasiye hem parti tabanına karşı kurulmak istenen vesayeti tanımayacaklarını ilan etti.

Ankara’da düzenlenen kritik buluşmada CHP’li 81 il başkanı, iktidarın yargı yoluyla Cumhuriyet Halk Partisi’ne müdahale girişimlerine karşı açık bir siyasi duruş sergiledi. Bir otelde yapılan beş saatlik toplantının ardından il başkanları, CHP Genel Merkezi önünde kameraların karşısına geçerek ortak bildiriyi Ankara İl Başkanı Ümit Erkol aracılığıyla duyurdu.

“Hedef CHP’nin halkçı ve demokratik yükselişi”

Bildiride, Türkiye’nin derinleşen yoksulluk ve bölgesel istikrarsızlık sarmalına sürüklendiği, iktidarın ise bu krizleri çözmek yerine muhalefeti hedef aldığı belirtildi:

“Milletimiz, hiç olmadığı kadar derin ve yıllara yayılmış bir yoksulluk kriziyle boğuşmaktadır. Mevcut iktidar ise esas işlerini bırakmış, elindeki gücü yalnızca kendi dar çevresinin çıkarları için kötüye kullanmaktadır.”

İl başkanlarına göre, AKP’nin asıl derdi halkçı çizgisiyle öne çıkan CHP’nin yükselişi. Partinin 38. Olağan Kurultayı’nda Özgür Özel’in genel başkanlığa seçilmesinin ardından, yerel seçim başarısıyla birlikte üyelerin Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlemesi, iktidarın korkularını katmerledi:

“Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun hedef alınmasının, gözaltına alınan, tutuklanan, iftiraya uğrayan tüm yol arkadaşlarımızın üzerine gelinmesinin nedeni budur. Çünkü onlar halkla omuz omuza yürüdükleri için, iktidara değil millete hesap verdikleri için hedef alınıyorlar.”

“Kayyımı da, butlanı da tanımayacağız!”

CHP 38. Kurultay’ının yargı eliyle iptal edilmesi yönündeki olası adımlar, açık biçimde “parti içi vesayet girişimi” olarak değerlendiriliyor. Ümit Erkol’un açıklamasında bu konuda net bir tutum ortaya kondu:

“İktidar güdümündeki siyasallaşmış yargının aparatları partimiz hakkında ne karar verirse versin; adına kayyum da deseler, butlan da deseler, 81 il başkanımız bu kararı tanımayacaktır. 38. Olağan Kurultay ve 21. Olağanüstü Kurultay iradesinin yanında yer alacağız.”

Bu çıkış, Erdoğan yönetiminin tıpkı HDP’ye uyguladığı kayyım modelini, şimdi CHP’ye taşımaya çalıştığı yönündeki endişeleri de doğruluyor. İl başkanlarının açıklaması, yargı kararları yoluyla partinin demokratik mekanizmalarına müdahale edilmek istendiği görüşünü güçlendiriyor.

“Saray rejimi sandığı değil, yargıyı kullanıyor”

CHP’li kaynaklara göre bu hamleler, Erdoğan iktidarının halk desteğini kaybettiği noktada, sandık yerine yargı aparatlarıyla iktidarı sürdürme çabasının ürünü. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, kurultayın iptali davası ve kayyım senaryoları; demokratik muhalefeti etkisizleştirme planlarının parçaları olarak okunuyor.

Bu kapsamda il başkanlarının yaptığı açıklama yalnızca parti içi bir meseleye değil, Türkiye’de demokrasi mücadelesine verilen açık bir siyasi cevaba dönüşmüş durumda. CHP’li başkanlar, “örgüt iradesine karşı bir yargı darbesine izin vermeyeceğiz” diyerek sadece partilerini değil, halkın iradesini de savunduklarını vurguluyorlar.

“Yeni rejimin sınavı: Kurultay ve Kayyım krizi”

AKP iktidarının yıllardır uyguladığı “yargı mühendisliği”, şimdi CHP’ye yönelmiş durumda. 2019’da HDP’li belediyelere uygulanan kayyım operasyonlarının ardından, şimdi aynı yöntem, muhalefetin merkezine taşınıyor. Bu gelişmeler, Türkiye’de rejimin yalnızca otoriterleşmediğini, seçimle gelen iktidarın yerini kurumsal müdahaleyle almaya çalıştığını gösteriyor.

81 il başkanının yaptığı bu çıkış, Erdoğan rejiminin yargıyı kullanarak muhalefeti dizayn etme stratejisine açık bir meydan okuma niteliği taşıyor. Demokratik muhalefetin meşruiyetini halktan aldığına işaret eden CHP örgütleri, “Saray vesayeti”ne boyun eğmeyeceklerini ve halkın iradesini çiğnetmeyeceklerini ilan etti.

CHP’li 81 il başkanının ortak açıklaması, yalnızca parti içi bir refleks değil; Türkiye’de hukuk devletine ve seçimle gelen iradeye yönelmiş olan otoriter bir müdahaleye karşı demokratik direnişin beyanıdır. Yargı yoluyla siyasal alanı kontrol etmeye çalışan iktidara karşı, CHP örgütü meşru bir karşı duruş sergilemektedir. Bu sadece CHP’nin değil, tüm Türkiye’nin demokrasi sınavıdır.