Beslenme Alışkanlıkları Araştırması, Eşitsizlikleri de Gün Yüzüne Çıkarıyor

Harvard Üniversitesi’nin 30 yıla yayılan geniş kapsamlı araştırması, beslenme biçiminin sağlıklı yaşlanma üzerindeki belirleyici etkisini gözler önüne sererken; bu bulgular, derin gelir uçurumlarının, sağlıklı gıdaya erişimin bir ayrıcalığa dönüştüğü ülkelerde acı bir gerçekliğe işaret ediyor: Sağlıklı yaşlanmak artık herkesin hakkı olmaktan çok, belli bir ekonomik sınıfın imtiyazı.

Epidemiyolog Prof. Dr. Frank Hu liderliğinde yürütülen araştırma, 105 bin kişiyle yapılan uzun soluklu bir çalışmaya dayanıyor. Bulgular, orta yaşta benimsenen sağlıklı beslenme alışkanlıklarının, ileri yaşta kronik hastalıklardan uzak, fiziksel ve zihinsel işlevlerin korunduğu bir yaşlılık dönemini mümkün kıldığını gösteriyor.

Ancak bu veriler, özellikle Türkiye gibi ekonomik kırılganlıkların belirgin olduğu, gıda enflasyonunun rekor seviyelere ulaştığı ülkelerde, yalnızca tıbbi bir bilgi sunmakla kalmıyor. Aynı zamanda şu soruyu gündeme getiriyor: Bu tür sağlıklı yaşam reçeteleri toplumun hangi kesimi için erişilebilir?

Akdeniz Diyeti Öneriliyor Ama Zeytinyağı Litre Fiyatıyla El Yakıyor

Çalışmanın önerdiği beslenme modeli net: Sebze ve meyve ağırlıklı, işlenmiş gıdalardan uzak, sağlıklı yağlar içeren bir diyet. Peki bu öneri, asgari ücretle geçinmeye çalışan ya da sosyal yardım alan milyonlar için ne kadar uygulanabilir?

Zeytinyağı litre fiyatının 400 lirayı aştığı, mevsim sebzelerinin pazar tezgâhlarında “lüks”e dönüştüğü, tam tahıllı ürünlerin raflarda yüksek fiyat etiketleriyle yer aldığı bir ortamda, bu öneriler pratik değil, neredeyse ironik bir anlam taşıyor. Akdeniz tipi beslenme Türkiye’nin kadim mutfağının bir parçası olabilir, ancak bugün bu sofraları kurmak giderek daha fazla ekonomik güç istiyor.

Türkiye’de yapılan yerel araştırmalar da bu tabloyu destekliyor. TÜRK-İŞ’in 2025 Şubat ayı raporuna göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 23.323,86 TL’ye, TL’yi aşarken, yoksulluk sınırı 75.973,49 TL’ye dayandı. Sağlıklı bir beslenme için gereken temel gıda maddeleri, geniş kitleler için ulaşılamaz hale gelmiş durumda.

Sağlıklı Yaşlanma: Bir Biyolojik Hedef mi, Yoksa Sosyal Bir Ayrıcalık mı?

Harvard araştırması, sağlıklı yaşlanma için bireysel alışkanlıkların önemini vurgularken; sağlık politikalarının, gelir dağılımındaki adaletsizliği dikkate almadan bu hedefin toplumsallaşamayacağını da ima ediyor. Prof. Dr. Hu’nun “Yaşam kalitesi uzun yaşamdan daha önemlidir” tespiti, toplumun alt gelir grupları için neredeyse bir ironiye dönüşüyor: Çünkü bu gruplar için uzun yaşam bile hâlâ bir mücadele konusu.

Kronik hastalıkların, obezitenin, diyabetin ve hatta erken ölümlerin düşük gelirli topluluklarda çok daha yüksek oranlarda görülmesi, gıda adaletsizliğinin yalnızca bir mutfak sorunu değil, aynı zamanda bir halk sağlığı krizi olduğunu ortaya koyuyor.

Sosyal bilimler literatüründe “beslenme yoksulluğu” (food poverty) olarak adlandırılan bu olgu, yalnızca yeterli kalori alımını değil, sağlıklı ve dengeli gıdaya erişimi de kapsıyor. Bugün Türkiye’de milyonlarca kişi için bu erişim kesintili, istikrarsız ve mevsimlik yardım paketlerine bağımlı hale gelmiş durumda.

Politika Değişmeden Tavsiye Değişmez

Beslenme araştırmaları, yaşam kalitesini artırma potansiyeli kadar, gelir eşitsizliği kaynaklı yapısal sorunları da görünür kılıyor. Harvard’ın bulguları bilimsel düzeyde umut verici olsa da, toplumun büyük bir kesiminin bu tavsiyeleri uygulayabilmesi için sadece bireysel değil, yapısal çözümlere ihtiyaç var.

Gıda sübvansiyonları, sağlıklı gıdaya erişimi kolaylaştıran yerel kooperatifler, okul beslenme programlarının genişletilmesi, gıda bankalarının kamusal denetim altına alınarak sistematik hale getirilmesi gibi önlemler, bu bilimsel verilerin toplumsallaşabilmesi açısından kritik önemde.

Eşitsizliğin derinleştiği ülkelerde, sağlık hakkı da parçalı hale geliyor. Sağlıklı yaşlanma yalnızca genetik mirasa ya da bireysel çabalara bağlı değil; aynı zamanda sosyal politikalara, ekonomik eşitliğe ve gıda erişimine de sıkı sıkıya bağlı. Kısacası: Sağlıklı yaşlanmak için öncelikle yaşanabilir koşullar gerekiyor.


Kaynaklar:

  • Hu, F. B., et al. (2024). Dietary Patterns and Healthy Aging: 30-Year Follow-Up of the Nurses’ Health Study and the Health Professionals Follow-Up Study. Harvard School of Public Health.

  • TÜRK-İŞ (2024). Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması.

  • Satija, A., et al. (2017). “Plant-Based Dietary Patterns and Incidence of Type 2 Diabetes in US Men and Women.” PLOS Medicine.

  • Willett, W. C., et al. (2019). “Food in the Anthropocene: the EAT–Lancet Commission on healthy diets from sustainable food systems.” The Lancet.

  • Şimşek, H. (2023). “Gıda Erişimi ve Toplumsal Eşitsizlikler: Türkiye’de Beslenme Yoksulluğuna Sosyolojik Bir Bakış.” Toplum ve Bilim, 165.