Avrupa Komisyonu 2025 Türkiye Raporu: “Yerel Demokrasi Çöküyor, Yargı Siyasi Kontrol Altında”

Avrupa Komisyonu’nun 2025 Türkiye Raporu, Ankara’nın demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları alanlarında süregiden gerilemesine dikkat çekiyor. Rapora göre, muhalefet belediye başkanlarının görevden alınması, yargının yürütmenin etkisi altına girmesi ve temel hakların sistematik biçimde ihlali, Türkiye’yi Avrupa değerlerinden uzaklaştırıyor.

Demokrasi ve Yerel Yönetimler: Kayyum Rejimi Kurumsallaşıyor

Avrupa Komisyonu’nun 114 sayfalık 2025 Türkiye Raporu, “yerel demokrasiye ağır darbe” başlığı altında çarpıcı tespitlere yer veriyor. Raporda, seçilmiş muhalefet belediye başkanlarının görevden alınması, haklarında açılan davalar ve yerlerine kayyum atanması uygulamasının, Türkiye’de demokratik temsilin özünü zedelediği vurgulandı.

Raporda, “Seçilmiş muhalefet belediye başkanlarının yargılanması ve görevden alınması, bazılarının yerine kayyum atanmasıyla yerel demokrasi daha da zayıflamıştır” denildi. Avrupa Komisyonu, bu durumun yalnızca yerel yönetimlerin özerkliğini değil, yurttaşların seçim yoluyla temsil edilme hakkını da ortadan kaldırdığını belirtti.

Cumhurbaşkanlığı sisteminde “denge ve denetim mekanizmalarının zayıf” olduğuna dikkat çekilen raporda, kamu yönetiminin “son derece siyasallaştığı” vurgulandı. Bu tablo, yerel yönetimlerin merkezî idareye bağımlılığını daha da pekiştiriyor.

Yargı: “Sistem Bütünlüğü Zedeleniyor”

Raporda yargı bağımsızlığına ilişkin ifadeler, Türkiye’nin hukuk devletinden uzaklaşmasının en somut göstergesi olarak öne çıkıyor. Avrupa Komisyonu, “Yargı, yürütmenin kontrolü altında olmaya devam etmekte, bu ise hem yargı bağımsızlığını zedelemekte hem de yargı kararlarının niteliğini olumsuz etkilemektedir” tespitinde bulundu.

Ayrıca, bazı mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayı reddetmesinin “sistemin bütünlüğünü zedelediği” vurgulandı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye hakkındaki kararlarının uygulanmaması da raporda ciddi bir sorun olarak yer aldı.

Komisyon, Ankara’ya “yargının bağımsız ve tarafsız olarak işlevini yerine getirmesine olanak tanıyacak, kuvvetler ayrılığını güçlendirecek” reform çağrısı yaptı.

İfade Özgürlüğü ve Medya: Yeni Yasalarla Daralan Alan

Rapor, ifade özgürlüğü ve medya alanında son yıllarda yaşanan gerilemeye dikkat çekiyor. Dezenformasyon Yasası’nın “belirsiz hükümler” içermesi ve bağımsız denetim mekanizmasından yoksun olması nedeniyle, temel hak ve özgürlükleri daha da sınırladığı belirtildi.

Basın alanındaki düzenleyici kurumların muhalif medya kuruluşlarına karşı “ayrımcı uygulamalar” yürüttüğü ifade edilerek, bu durumun gazeteciler ve eleştirel sesler üzerinde “oto-sansür iklimi” yarattığı vurgulandı.

Raporda ayrıca, gazeteciler, akademisyenler, avukatlar ve sivil toplum temsilcilerine yönelik yargı baskısının “artarak devam ettiği”, hatta “bir siyasi parti başkanının ilk kez kamusal bir konuşması nedeniyle yargılandığı” örneğine yer verildi.

Yolsuzluk ve Kamu Yönetimi: Hesap Verebilirlik Ortadan Kalktı

Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele konusunda “hiçbir ilerleme kaydetmediğini” açıkladı. “Yolsuzluğun önlenmesi ve kontrolü için bir çerçeve oluşturulmadığı” belirtilen raporda, Avrupa Konseyi’nin GRECO tavsiyelerinin uygulanmadığı ve bağımsız bir yolsuzlukla mücadele kurumunun hâlâ kurulmadığına dikkat çekildi.

Bu durumun kamu kaynaklarının dağıtımında “siyasi sadakat” esasına dayalı bir sistem yarattığı; düzenleyici kurumların da “Cumhurbaşkanlığı’na doğrudan bağlı olması” nedeniyle denetimden uzaklaştığı ifade edildi.

İnsan Hakları: Baskı Politikaları Derinleşiyor

Raporun insan hakları bölümünde, Türkiye’de “hak ihlallerinin sistematik hale geldiği” tespitine yer verildi. AİHM kararlarının uygulanmaması, Osman Kavala ve tutuklu HDP’li siyasetçilerle ilgili kararların yerine getirilmemesi, “hukukun üstünlüğüne bağlılığın sorgulanmasına” neden olarak değerlendirildi.

Avrupa Komisyonu, Türkiye’ye insan hakları alanında şu tavsiyelerde bulundu:

  • AİHM kararlarının öncelikli olarak uygulanması,
  • Terörle mücadele yasalarının Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi,
  • Kadın hakları, cinsiyet eşitliği ve LGBTİ bireylerin korunmasına yönelik politikaların güçlendirilmesi,
  • Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı gösterilmesi.

Dış Politika: Çok Katmanlı, Ama Uyumsuz

Raporda Türkiye’nin dış politikasına ilişkin değerlendirmeler de yer aldı. Ankara’nın Ukrayna ve Gazze krizlerinde “aktif bir rol” oynadığı, ancak AB’nin ortak dış politikasıyla “çok az uyum” gösterdiği belirtildi.

Türkiye’nin Rusya’ya uygulanan AB yaptırımlarına katılmadığı, ancak “yaptırımların Türkiye üzerinden aşılmasını önlemeye yönelik adımlar attığı” da not edildi. Buna rağmen, rapor “Türkiye’nin AB’ye katılma yönündeki stratejik hedefiyle bu tutumun çeliştiğini” vurguladı.

Avrupa Komisyonu’nun 2025 Türkiye Raporu, son beş yıldır yinelenen bir gerçeği bir kez daha teyit ediyor: Türkiye’de demokratik kurumlar, yargı bağımsızlığı ve temel haklar alanında sistematik bir çözülme yaşanıyor.

Yerel yönetimlerin merkeze bağımlı hale gelmesi, muhalefetin yargı baskısıyla sindirilmesi ve medya özgürlüğünün daralması, ülkenin Avrupa normlarından uzaklaştığını gösteriyor.

Rapor, Türkiye’nin yalnızca “geçici bir otoriterleşme” değil, kalıcı bir kurumsal dönüşüm sürecine girdiğini ima ediyor.


  • NHY / Avrupa Komisyonu, Türkiye 2025 İlerleme Raporu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) karar arşivi, Avrupa Konseyi GRECO Tavsiyeleri, ANKA