ABD Dışişleri Bakanı Rubio: “Liderler Trump’ın Elini sıkmak İçin Sıraya Giriyor”

Rubio’nun açıklamaları, Washington’un müttefiklerine bakışındaki üstenci ve emperyal söylemleri yeniden gündeme taşıdı.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, yaptığı bir konuşmada Türkiye’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda ülkenin “ABD’nin devreye girmesi için adeta yalvardığını” öne sürdü. Rubio’ya göre, küresel krizlerde tek belirleyici aktör Beyaz Saray ve diğer ülkelerin liderleri, çözüm arayışı için “Trump’ın elini sıkmaya çalışıyor.”

“Türkiye dahil herkes Beyaz Saray’a gelmek istiyor”

Rubio konuşmasında, “Bakın, bu ülkeler ne isterlerse söylesinler ama iş icraata gelince Beyaz Saray’a gelmek istiyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hafta Başkan Trump ile görüşmek için Beyaz Saray’a geliyor. Hepsi buraya geliyor. Hepsi Başkan Trump ile konuşmak istiyor. Hepsi onun meseleyi çözmesini istiyor,” dedi.

Rubio’nun sözleri, Türkiye’nin dış politika alanında ABD’ye bağımlıymış gibi sunulmasına yol açarken, Washington’un müttefiklere yaklaşımındaki hiyerarşik anlayışı da ortaya koydu.

“Trump dünyanın vazgeçilmez lideri”

Konuşmasında Donald Trump’ı “dünyanın vazgeçilmez lideri” olarak tanımlayan Rubio, Rusya-Ukrayna savaşı ile Gazze’deki rehinelerin serbest bırakılması süreçlerinde “tek umut verici aktörün Trump olduğunu” iddia etti. Rubio, “Başkan barış girişimlerine herkesten daha çok zaman ve enerji harcadı, en çok başarıyı da o elde etti. Kongo-Ruanda, Azerbaycan-Ermenistan, Tayland-Kamboçya, Hindistan-Pakistan… Tüm bunları birkaç ayda çözen kişi Başkan’dır, başka hiçbir lider değil, BM de değil” diye konuştu.

Rubio’nun bu ifadeleri, yalnızca Trump’ı yüceltmekle kalmadı, aynı zamanda uluslararası kurumları ve diğer devlet liderlerini de küçümseyen bir yaklaşım sergiledi.

Eleştirilen “emperyal” üslup

ABD’li bakanın sözleri, özellikle müttefik ülkelerle kurulan ilişkilerdeki üstenci ve emperyal tonuyla dikkat çekti. Türkiye ve diğer devletlerin, ABD’ye yönelik taleplerini “yalvarma” veya “sıraya girme” olarak tarif etmesi, Washington’un halen Soğuk Savaş dönemi anlayışıyla hareket ettiğini düşündürdü.

Rubio’nun bu yaklaşımı, ABD’nin “barışın tek sağlayıcısı” rolünü tekeline almak istediğini ve uluslararası kurumları işlevsiz göstermek için bilinçli bir siyaset izlediğini ortaya koyuyor. Özellikle Birleşmiş Milletler’i “hiçbir şey yapmayan” bir yapı olarak hedef alması, Washington’un küresel krizlerde tek başına karar verici olma niyetini yansıtıyor.

Türkiye açısından anlamı

Rubio’nun sözleri, Ankara-Washington hattındaki diplomatik ilişkilerin nasıl algılandığına dair çarpıcı bir tablo sundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump ile görüşmesinin, ABD tarafından “Türkiye’nin kapıda beklediği” bir ziyaret gibi yansıtılması, Türk kamuoyunda tepki uyandırması beklenen bir dil.

Sonuçta, Rubio’nun açıklamaları yalnızca ABD’nin dış politikada müttefiklere bakışını değil, aynı zamanda Washington’un “dünyayı tek merkezden yönetme” iddiasını da gözler önüne serdi.