Ziraat Bankası Genel Müdürü’nden “En Büyük Hayırsever Benim” Çıkışı: Bürokrasideki Zihniyet Sorunu Tartışılıyor

6 Şubat depremlerinin ikinci yılı anma etkinliklerinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar arasında yaşanan diyalog, devlet kurumlarındaki yöneticilerin zihniyetini tartışmaya açtı. Çakar’ın “Buradaki en büyük hayırsever benim, en çok parayı ben verdim” sözleri, devletin halk adına yaptığı yardımları kişiselleştirme çabası olarak yorumlandı ve tepki çekti.

“Ben Verdim” Söylemi Tartışma Yarattı

Adıyaman’da gerçekleştirilen anma programında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem sonrası bölgedeki inşa çalışmalarına katkı sağlayan kamu ve özel sektör temsilcilerine plaket verdi. Plaket almak üzere sahneye çıkan Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, depremzedelere yapılan yardımlardan söz ederek, “Buradaki en büyük hayırsever benim, en çok parayı ben verdim” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çakar’ın bu açıklamasına anında tepki gösterdi:

“Koskoca devlet bankası, bırak sen. Ben verdim deme, devlet verdi.”

Erdoğan, konuşmasının devamında devlet kurumlarının yardımları sahiplenme eğilimine dikkat çekerek, “Bazen devlet kurumları hava atıyorlar da diyorum ki millet verdi, devlet verdi. Sizler de aracı oldunuz,” ifadelerini kullandı.

Devlet Bankası Yöneticilerinin Zihniyeti Eleştiriliyor

Ziraat Bankası gibi bir devlet kurumunun en üst düzey yöneticisinin, halktan alınan vergiler ve devlet bütçesiyle yapılan yardımları kişisel bir hayırseverlik örneği olarak göstermesi, kamu yönetimindeki zihniyet sorununu gözler önüne serdi. Bu tutum, yalnızca bürokratların şeffaflık ve hesap verebilirlik anlayışını değil, aynı zamanda kamu kaynaklarının nasıl algılandığını da sorgulatıyor.

Eleştirmenlere göre, Çakar’ın açıklamaları, kamu yöneticilerinin devletin kaynaklarını kendi başarı hanesine yazma eğilimini açıkça gösteriyor. Kamu bankalarının asli görevinin, vatandaşların ihtiyaçlarına çözüm üretmek ve toplumsal dayanışmaya katkı sağlamak olduğu hatırlatılırken, bu tür açıklamaların hem etik hem de yönetim anlayışı açısından sorunlu olduğu vurgulanıyor.

Erdoğan’ın Tepkisi Yeterli mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan her ne kadar Çakar’ı düzeltmiş olsa da, devlet bürokrasisindeki bu tür davranışların sistematik bir sorun olduğuna dikkat çekiliyor. Uzmanlar, böylesi bir zihniyetin, kamu kaynaklarının yönetiminde ciddi güven sorunlarına yol açabileceğini belirtiyor. Ayrıca, bu durumun, halkın devlete ve onun kurumlarına olan inancını zedeleyebileceği ifade ediliyor.

Plaket töreninde yalnızca Çakar’ın değil, diğer kamu bankalarının yöneticilerinin de yer alması dikkat çekti. Erdoğan, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, Vakıflar Bankası Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, Halk Bankası Genel Müdürü Osman Arslan, Ziraat Katılım Bankası Genel Müdürü Metin Özdemir ve Vakıf Katılım Bankası Genel Müdürü Mehmet Ali Akben’e de teşekkürlerini iletti. Ancak bu törenin, yardımların kimler tarafından yapıldığını ön plana çıkarmaktan ziyade, yardımların amacına hizmet edip etmediğini sorgulatması gerektiği ifade ediliyor.

Toplumda Güven ve Hesap Verebilirlik Talebi

Deprem gibi ulusal bir felaket sonrası yardımların halk adına devlet tarafından organize edilmesi beklenirken, bu yardımları bireysel başarı gibi sunmaya çalışmak, halkın adalet ve eşitlik duygusunu zedeliyor. Kamu yöneticilerinin, halktan toplanan kaynakları bireysel bir başarı olarak lanse etmeleri, hem etik açıdan hem de kamu güveni açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor.