Zeydan Karalar’ın Tutukluluğunda Hukuki Tartışma: “Ortada Karar da İtiraz da Yok”

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın tutukluluğuna ilişkin yargı sürecinde yaşanan gelişmeler, hukuk çevrelerinde tartışma yarattı. Karalar’ın avukatı Hüseyin Ersöz, “resen tahliye başvurusu” sürecinde yaşananları sosyal medya hesabından paylaşarak, müvekkilinin özgürlük hakkının ihlal edildiğini savundu.

Ersöz, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin Karalar hakkında herhangi bir karar vermemesine rağmen, savcılık tarafından yapılan başvurunun “itiraz” olarak kabul edildiğini ve sürecin bu şekilde işletildiğini belirtti. Nihai olarak İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, sürecin eksikliklerini dikkate almadan “itirazın reddi” kararı verdiğini aktardı.

“Resen Tahliye” Talebi “İtiraz” Olarak İşleme Alındı

Avukat Ersöz’ün aktardığına göre, 31 Temmuz’da Karalar adına savcılıktan resen tahliye talebinde bulunuldu. Ancak bu talep doğrudan Sulh Ceza Hakimliği’ne iletilmedi. Aynı gün İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) gereği 30 günde bir yapılması zorunlu olan tutukluluk incelemesini gerçekleştirdi.

Bu incelemede Karalar hakkında “tutukluluk halinin devamına” veya tahliyeye ilişkin herhangi bir karar verilmedi. Savcılık ise tahliye talebini, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin inceleme kararına yapılmış bir “itiraz” olarak değerlendirdi ve dosyayı yeniden aynı mahkemeye gönderdi.

“Ne İtiraz Edilecek Bir Karar Ne de İtiraz Dilekçesi Vardı”

Ersöz’ün açıklamasına göre İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Karalar hakkında karar vermemiş olmasına rağmen “kararım doğru” diyerek dosyayı İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’ne iletti.

Son aşamada İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi, süreçteki eksiklikleri görmezden gelerek “itirazın reddi” kararı verdi. Avukat Ersöz, “Ortada ne itiraz edilecek bir karar ne de itiraz dilekçesi vardı” diyerek sürecin hukuka aykırı şekilde yürütüldüğünü savundu.

“Özgürlük Hakkı İhlali” ve AYM Başvurusu

Ersöz, bu işlemler zincirinin Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak bireysel başvuru açısından açıkça “özgürlük hakkı ihlali” anlamına geldiğini belirtti. Ayrıca, Karalar’ın tutukluluk halinin devamına ilişkin, kanunun zorunlu gördüğü şekilde alınmış bir kararın bulunmadığını vurguladı.

“Bu durum, savcılıkça resen tahliye kararı verilmesini zorunlu kılıyor” diyen Ersöz, yargı sürecinde yaşanan bu hukuki eksikliğin acilen giderilmesi gerektiğini ifade etti.