Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvurular ve Türkiye’nin bu süreçteki konumu, insan hakları alanında ciddi eleştirilere neden oluyor. 2024 yılı verilerine göre, AİHM’e 47 Avrupa ülkesinden toplam 60 bin 350 başvuru yapıldı. Bu başvuruların %35,8’i, yani 21 bin 600’ü, Türkiye kaynaklı hak ihlali iddialarından oluşuyor. Bu oran, Türkiye’yi diğer ülkelerin açık ara önüne yerleştiriyor. Türkiye’yi, 8 bin 150 başvuruyla Rusya ve 7 bin 700 başvuruyla Ukrayna takip ediyor. Geri kalan 44 ülkenin başvurularının toplamı ise 22 bin 900’de kalıyor.
Türkiye, 2023 yılında da AİHM’e en çok başvuru yapılan ülke olmuştu. Ancak 2023’teki başvuru sayısı, 2024’e kıyasla daha yüksekti. Türkiye aleyhindeki başvuruların büyük çoğunluğu, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimiyle bağlantılı. AİHM, bu konuyla ilgili başvuruları gruplar halinde Türkiye’ye iletmeye devam ediyor. Yetkililer, bu başvuruların Türkiye hakkındaki başvuruların %80’inden fazlasını oluşturduğunu belirtiyor.
AİHM, 2024 yılında 1102 karar açıkladı. Bu kararlardan 73’ü Türkiye ile ilgili. Türkiye, bu sayıyla 2024’te hakkında en fazla karar açıklanan üçüncü ülke oldu. İlk sırada 302 kararla Rusya, ikinci sırada ise 158 kararla Ukrayna yer aldı. Türkiye hakkında açıklanan 73 karardan 67’sinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) en az bir maddesinin ihlal edildiği tespit edildi. AİHM, Türkiye’ye karşı açılan 5 davada ihlal bulmazken, bir davada dostane çözüme gidildi.
AİHM kararlarına göre, Türkiye’de en çok ihlal edilen haklar arasında özgürlük ve güvenlik hakkı (AİHS Madde 5), ifade özgürlüğü (Madde 10) ve adil yargılanma hakkı (Madde 6) yer alıyor. 2023 yılında ise adil yargılanma hakkı ilk sırada yer alırken, özgürlük ve güvenlik ile toplantı ve dernek kurma özgürlüğü ikinci sırada, özel ve aile hayatına saygı ise üçüncü sırada yer almıştı.
Türkiye, AİHM kararlarını uygulama konusunda da eleştiriliyor. AİHS’nin 46’ıncı maddesi gereği, sözleşmeye taraf olan devletler açısından AİHM kararları bağlayıcı nitelikte. Ancak Türkiye, özellikle Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş gibi davalarda AİHM kararlarını uygulamama yönünde tutum sergiliyor. Bu durum, Türkiye’nin insan hakları konusundaki uluslararası taahhütlerini yerine getirmediği yönünde eleştirilere neden oluyor.
Türkiye’nin AİHM sürecindeki bu olumsuz tablosu, insan hakları alanında ciddi reformlara ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Özellikle ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı ve özgürlük-güvenlik dengesi gibi temel hakların korunmasına yönelik adımlar atılması gerekiyor. AİHM kararlarının etkin bir şekilde uygulanması, Türkiye’nin insan hakları konusundaki uluslararası itibarını güçlendirebilir ve vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin korunmasını sağlayabilir. Ancak mevcut durum, bu alanda ciddi bir iyileştirme ihtiyacını ortaya koyuyor.