Ekonomist İnan Mutlu’nun dikkat çektiği son veriler, Türkiye’nin tarihinin en sert bölüşüm şoklarından birini yaşadığını gösteriyor. Servet dağılımındaki uçurum büyürken, uzmanlar neoliberal politikaların gelir adaletsizliğini yapısal bir krize dönüştürdüğü konusunda uyarıyor.
Ekonomist Mutlu: “Türkiye, tarihsel bir eşitsizlik şoku yaşıyor”
Ekonomist İnan Mutlu, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, Türkiye’de servet ve gelir dağılımındaki çarpıcı bozulmayı gündeme taşıdı. Mutlu, “Türkiye tarihinin en büyük bölüşüm şoklarından birini yaşıyor” ifadelerini kullanarak, en zengin yüzde 10’luk kesimin ülkedeki toplam servetin yüzde 75,6’sına sahip olduğunu vurguladı.
Mutlu’ya göre mevcut tablo, uzun yıllardır sürdürülen neoliberal ekonomi politikalarının bir sonucu olarak derinleşmiş durumda: “AKP neoliberalizmle el ele verip servet ve gelir adaletsizliğinin zirve yaptığı bir toplum yarattı. Ayrıcalıklı zenginler ve karın tokluğuna çalışan bir tebaa…”
Bu değerlendirme, Türkiye’de son yıllarda sık sık gündeme gelen yapısal eşitsizlik tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
OECD: Türkiye, gelir eşitsizliğinde en kötü performans gösteren ülkeler arasında
Ekonomist Mutlu’nun işaret ettiği veriler, uluslararası kurumların raporlarıyla da örtüşüyor. OECD’nin gelir dağılımı ölçen Gini katsayısı istatistiklerinde Türkiye, uzun süredir üye ülkeler arasında en yüksek eşitsizlik seviyesine sahip ülkeler arasında yer alıyor. 2024 itibarıyla Türkiye’nin Gini katsayısı 0,45 seviyesinde; bu oran, OECD ortalaması olan 0,33’ün oldukça üzerinde.
Credit Suisse (UBS) Global Wealth Report verileri ise servet dağılımındaki uçurumun gelir dağılımından çok daha keskin olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre Türkiye’de servetin:
- En zengin %1’lik kesimi: Toplam servetin yaklaşık %40’ını,
- En zengin %10’luk kesimi: %75’in üzerinde bir bölümünü elinde tutuyor.
Bu oran, Mutlu’nun kullanıcılarla paylaştığı tespitin uluslararası ölçekte doğrulandığını gösteriyor.
Asgari ücret ve yoksullaşma döngüsü derinleşiyor
Türkiye’de geniş kesimlerin alım gücündeki hızlı erime, enflasyonla birleşince gelir eşitsizliği daha görünür hale geliyor. TÜİK verilerine göre son üç yılda hanehalkı gelirinin reel olarak düşmesi, geniş kesimleri kalıcı bir yoksulluk döngüsüne sokmuş durumda.
Akademisyenler ve bağımsız araştırmacılar, Türkiye’deki bölüşüm krizinin altını çizen temel unsurları şöyle sıralıyor:
- Ücretlerin enflasyon karşısında erimesi
- Vergi sisteminin dolaylı vergilere aşırı bağımlı olması
- Sermaye kazançlarına yönelik düşük vergilendirme
- Sendikal örgütlenmenin baskılanması
- Kamusal sosyal politikaların erozyona uğraması
İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü (IstanPol) tarafından hazırlanan 2025 raporunda, Türkiye’de “çalışan yoksulluğunun” OECD ortalamasının iki katına çıktığı belirtiliyor.
Sınıfsal kutuplaşma, siyasal alanı da yeniden şekillendiriyor
Mutlu’nun “karın tokluğuna çalışan tebaa” vurgusu, Türkiye’de siyasal iktisat literatüründe giderek daha fazla tartışılan bir konuya işaret ediyor. Akademik araştırmalar, servet yoğunlaşması arttıkça siyasal temsil eşitsizliğinin de derinleştiğini, ekonomik gücün politik gücü belirleme kapasitesinin yükseldiğini gösteriyor.
Bu çerçevede uzmanlar, Türkiye’de gelir ve servet dağılımındaki bozulmanın yalnızca bir ekonomik sorun olarak değil, demokratik katılım üzerinde doğrudan etkisi olan bir toplumsal kırılma olarak ele alınması gerektiğini savunuyor.
Kaynaklar:
OECD Income Distribution Database; UBS Global Wealth Report 2024; IstanPol Türkiye’de Gelir Eşitsizliği Raporu; TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması; Ekonomist İnan Mutlu’nun X paylaşımı.
- Türkiye’de Servetin %75’i En Zengin %10’da - 9 Aralık 2025
- Asgari Ücrette Çıkmaz: Komisyon Tartışması Gerçeği Perdeliyor - 8 Aralık 2025
- Hanehalkı Borç Batağına Sürüklenirken Bankalar Rekor Kâr Açıklıyor - 5 Aralık 2025

















