Toplumun şirazesi kaymış…

Gelişmiş ve  sağlıklı toplumlarda herhangi bir olayın gelişim süreci ve oluşumu hakkında yorum yapma hakkına sahipsiniz. Yapılan yorumlar genellikle doğru ve tutarlıdır. Çünkü, toplumun yapısı, gidişatı ve olayların oluş şekilleri bakımından zaten herkes bir şekilde haberdardır. Dolayısıyla tezatlıklar üzerinden de görüş sağlanabilinir. Ama az gelişmiş ve sağlıklı olmayan toplumlarda ise durum çokfarklıdır.  Yapacağınız değerlendirmeler ve alınacak kararların uygulanma şansını bir kenara bırakın, kabul görülmesi çok zordur.

Elbette bunda en önemli pay,  eleştirilen konunun veya düzeltilmesi istenen konuların gerçekten sorun olup olmadığıdır. İşler yürütülürken üzerinde durulan olgular, bu olguları ortaya çıkaran toplumsal özellikler değil hep yüzeysel ve görünen nedenlerin üzerine gidilir. Her zaman buz dağının görünen kısmından bahsederiz ya…işte tam bir örneği. Aslında görünmeyen nedenlerin olduğu ve görünmeyen nedenlerin bu işin baş sorumlusu olabileceği düşünülmez. Aslında bütün sorunlarımızın kaynağı işin özüne inmeden yüzeysel olarak konuları geçmek ve kendimize göre değerlendirmeler yapmaktır. Bir nevi günü kurtarma operasyonları. Bu durumda Jefferson’un sözüdür ilk aklıma gelen; “cahil bir toplumda uygulanması olanaksız olduğu neredeyse kesinleşen, içeriksiz bir slogana dönüşmüştür”…

Ülkemizde özellikle son bir yıldır yaşanalar, ülke insanının psikolojisi bozulmuş moralsiz bir hale geldiğini göstermekte.  Bu bozukluk her alanda ve her seviyede kendini göstermeye başladığı için artık konuşmalarımız başta olmak üzere her şeyimiz kontrolsüz ve düşüncesizce yapılmaya başlanmıştır. Konuşurken karşımızdakine tahammül edememe, tartışma ve kavgaya her an hazır olma, güven duygusunun tamamen yok olması ile baş gösteren toplumsal yapıdaki bozulma artık kontrol edilemeyen ve belki de kontrol edilmek istenmeyen bir noktaya doğru yönlendirilmektedir ve yönetilmektedir. Adeta bir cam fanusta yaşıyoruz ve bizi yönlendirenlerin yönlendirmeleri ile kendimize yön veriyoruz. Hareketlerimizi, konuşmalarımızı hep birileri yönlendiriyor ve kontrol ediyor. Birey olma noktasından uzaklaşmaya başladık.

Düşünmeyen Adam…

Birey olmaktan uzaklaşarak kendi düşünen kendi karar veren olmadığımız için yapılan yanlışlar karşısında çaresizce sinirleniyor ve bir suçlu aramaya kalkışıyoruz. Sonuç olarak da daha az tahammül eden, daha az dinleyen ve dinlese bile bir anlam çıkaramayan insanlar olduk. Ama işin en acısı yönlendirilmeye ve birilerinin bize yapacağımız işleri söylemesine alıştık bile. Eğer birileri bize yön göstermese kendimiz kaybolmuş hissediyoruz. Bu ise bizleri toplumsal psikolojimizin tamamen bozulmasına ve sistem içerisinde kaybolmamıza neden oluyor. Belki de istenilen budur. Düşünen adam yerine, düşünmeyen adam yaratmak.

Üç Maymun…

Aç bir maymun içinde sadece yüksek bir duvar, duvara dayanmış bir merdiven ve duvarın üzerine konulmuş bir meyve tabağının bulunduğu bir odaya konulur. Maymun aç, dolayısıyla meyveleri görür görmez hemen başlıyor merdivene tırmanmaya. Tam maymun merdivenin sonuna ulaşacağı sırada maymunun üzerine soğuk su dökülür. Afallayan maymun şaşkın bir şekilde yere düşer. Ama vazgeçmez, tekrar başlar tırmanmaya fakat sonuç yine soğuk su olur, maymun yine yerde. Bu böyle 4–5 kez tekrar eder ve sonunda maymun meyvelerden uzak durması gerektiğini olacakları bildiği için öğrenir. Daha sonra birinci maymun hala içerdeyken odaya ikinci bir maymun konulur. İkinci maymun da meyveleri görür görmez hemen merdivene tırmanmaya başlar; fakat bunun sonuçlarını bilen birinci maymun, onu korumak için ikincinin merdivene tırmanmasını engeller ve onu hırpalar. Böylece ikinci maymun da meyvelere yaklaşmaması gerektiğini anlar. Sonra ilk iki maymun içerdeyken içeriye üçüncü maymunu sokarlar. Üçüncü maymun merdivene yönelir yönelmez birinci ve ikinci maymun, üçüncüyü iyice bir döver, üçüncü neye uğradığının farkında olmaz. Son olarak olayı ve sonucunu bilen birinci maymun odadan çıkarılır ve odaya dördüncü bir maymun konulur. Dördüncü odaya girer girmez ikinci ve üçüncünün saldırısına uğrar ve epey bi dayak yer; ki gariptir en fazla tepkiyi olaydan tamamen habersiz üçüncü maymun göstermektedir. Sonuçta iş öyle bir hal alır ki ne dövülen niye dövüldüğünü bilmez, ne de dövenler niye dövdüğünü!

İşte geldiğimiz nokta budur. Psikolojimiz bozuk. Şirazemiz kaymış. Hem de çok…Hadi hayırlısı…

Arkın GELİŞİN