Soma’da 11 yıl önce yaşanan ve 301 madencinin yaşamını yitirdiği işçi katliamına ilişkin açılan kamu davası sonuçlandı. Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 kamu görevlisinden 10’unu beraat ettirirken, geri kalan 18 sanığa 5 ay ile 6 ay 7 gün arasında değişen göstermelik hapis cezaları verdi. Ceza alan sanıklar hakkında hiçbir tutuklama kararı verilmezken, karar kamuoyunda “cezasızlık rejiminin” yeni bir tezahürü olarak değerlendirildi.
Devlet Görevini Yapmadı, Yargı Suç Ortaklığını Tescilledi
Sanık kamu görevlilerinin hiçbiri duruşmaya fiziken katılmazken, SEGBİS üzerinden bağlandıkları duruşma sonunda verilen karar, “hukukun adalet değil iktidarın çıkarını koruduğu” eleştirilerini yeniden gündeme getirdi. Soma davası sürecinde kamu görevlilerinin yargılanması yıllarca ertelenmiş, dava adeta zamana yayılmış ve etkisizleştirilmişti. Bugünkü karar da bu sürecin “yargısal finali” oldu.
Avukat Gündüz: “Yargı Ne Şiş Yansın Ne Kebap Dedi”
Davada mağdur aileleri adına konuşan avukat Murat Kemal Gündüz, mahkemenin görevini yerine getirmediğini belirterek, “Sivil sanıkları da kamusal sanıkları da kurtardı. Bu karar hiçbir şekilde adalet sağlamayan bir karardır. Yargı resmen ‘ne şiş yansın ne kebap’ dedi” ifadelerini kullandı. Gündüz, 2026 yılının Mayıs ayında dolacak zaman aşımı süresine dikkat çekerek, kararı istinafa götüreceklerini ve tüm hukuki yolları deneyeceklerini açıkladı.
Ünder: “Tekme Atanlar, Bakanlar, Patronlar Yargılanmadı”
Bağımsız Maden İş Sendikası avukatlarından Mürsel Ünder ise, davanın gerçek sorumlularına dokunulmadan sonlandırıldığına dikkat çekti. Ünder, “Bu dava yalnızca bir kamu görevlisi meselesi değil. Dönemin başbakanı, enerji ve çalışma bakanları ile madenciye tekme atan bürokratlar bu sistemin doğrudan aktörleriydi. Ama yargılanmadılar. Çünkü siyasal iktidar, iş cinayetlerinin asli sorumlularını değil, göstermelik isimleri yargı önüne çıkardı” dedi. Ünder, denetim yükümlülüğü bulunan kamu görevlilerine verilen cezaların sadece beş ay olduğunu hatırlatarak, bunun kamu vicdanını yaraladığını vurguladı.
CHP’li Bakırlıoğlu: “Cezasızlık Yeni Katliamların Önünü Açtı”
CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu da duruşma sonrası yaptığı açıklamada, “Bilirkişi raporlarında Çalışma Bakanlığı, Enerji Bakanlığı ve TKİ’nin asli kusurlu olduğu açıkça yazılmıştı. Buna rağmen bu kişiler yargı önüne çıkarılmadı. Eğer Soma davasında gerçek adalet sağlansaydı, Amasra’da 44 madencinin yaşamını yitirdiği facia ya da İliç’te yaşanan maden katliamı meydana gelmeyecekti” diyerek cezasızlığın yeni cinayetleri meşrulaştırdığını belirtti. “İçeride bir tiyatro oynandı” diyen Bakırlıoğlu, bu kararın devletin işçi sınıfı karşısındaki tahakkümünün yargısal yansıması olduğunu söyledi.
Aileler İsyanda: “Adalet Enkazın Altında Kaldı”
Faciada hayatını kaybeden Uğur Çolak’ın annesi Gülsüm Çolak, 11 yıldır yaşadıkları adalet mücadelesinin bugün bir kez daha yerle bir edildiğini söyledi. “Hukuksuzluk yerle bir olmuş, adalet kendine ağlasın” diyen Çolak, mahkemeye güven kalmadığını ifade etti.
Erdoğan Köse’nin eşi Gülfidan Köse ise “Eşimin hayatı 5-6 ay gibi cezalarla ölçülemez. Bu karar, yargının artık vicdanla değil, emirle çalıştığını gösteriyor. Yazıklar olsun” diyerek tepkisini dile getirdi.
Sınıf Adaleti Yerine Patron Hukuku
Soma Katliamı, Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük iş cinayetlerinden biri olmasına rağmen, patronlar, yöneticiler ve siyasal sorumlular açısından bir hesaplaşma değil, bir aklanma süreci oldu. Yargı, işçi sınıfının mücadelesine karşı sermaye ve iktidarın bekasını gözeterek, sınıf adaleti yerine patron hukukunu işletmeye devam etti.
Soma’da yitirilen 301 madencinin ardından bugün alınan karar, yalnızca geride kalan aileleri değil, tüm emekçileri ilgilendiriyor. Çünkü bu karar, gelecekte benzer katliamların da cezasız kalacağına dair güçlü bir sinyal niteliğinde. Ancak ailelerin ve sendikaların ortak kararlılığı açık: Bu davanın da, bu sistemin de peşi bırakılmayacak.