Türkiye’de, özelikle muhalif sanatçıların düzenlediği konserler ve kültürel etkinlikler, giderek artan oranda hükümet yanlısı gruplar tarafından engelleniyor. Özellikle İslamcı ve milliyetçi çevreler, bu tür etkinliklerin yapılmaması için sık sık baskı uyguluyor.
DW için ve
Balıkesir’in kuzeybatısında düzenlenen “Aromaterapi” Festivali, üç gün boyunca katılımcılara bölgenin sağlıklı lezzetlerini deneme, doğanın şifa gücü hakkında seminerlere katılma ve akşamları konserlerle eğlenme fırsatı sunuyordu. Ancak, ünlü pop şarkıcısı Hande Yener’in festivalin kapanış konseri ani bir şekilde iptal edildi.
Bu durum, İslamcı ve milliyetçi grupların sosyal medyada Yener’e karşı düzenledikleri saldırıların ardından gerçekleşti. 50 yaşındaki sanatçının açık sahne kostümleri ve LGBTQ+ topluluğunu desteklemesi, bu gruplar arasında uzun süredir nefretle karşılanan bir figür olarak Yener’i hedef aldılar.
Yener’in konseriyle birlikte, daha önce de birçok sanatçının etkinlikleri iptal edilmişti. Sanat Özgürlüğü Gözlem Platformu (SÖZ) verilerine göre, bu tür yıldırma kampanyaları özellikle son bir yılda artış gösterdi. Sadece bu yılın ilk yarısında, 27 sanatçı hedef alındı ve 15 etkinlik iptal edildi. SÖZ’e göre, sanatçılara yönelik 37 adet soruşturma ve dava devam ediyor. Bu süre zarfında sokak müzisyeni Cihan Aymaz hayatını kaybetti.
Sanatçılar ve LGBTQ+ Sanatçılar Sık Sık Hedef Alınıyor
Sanatçılara yönelik düşmanlık, erkek meslektaşlarına göre daha yaygın olarak yaşanıyor. Aynı zamanda açık kimliğiyle LGBT+ topluluğuna destek veren sanatçılar, acımasız yıldırma kampanyalarının sıkça hedefi oluyor.
Mabel Matiz gibi sevilen bir şarkıcı ve söz yazarı da benzer bir durum yaşıyor. Bir yıl önce yayınlanan “Karakol” adlı video klibi, iki erkek arasında ima edilen bir aşk hikayesi nedeniyle İslamcı ve milliyetçi gruplar tarafından hedef alındı. Son zamanlarda, Haziran ayında da Matiz’in konserleri iptal edildi.
Bu tür yasaklar aslında Türkiye için yabancı değil. Ancak, eskiden daha çok Kürt sanatçılar veya tiyatro grupları hedef alınıyordu; son bir yılda, istenmeyen sanatçılar halka açık etkinliklerde çok daha geniş bir alanda yer almaya başladı.
Süregelen Yasaklar ve İptaller
Geçen yıl pandemi kısıtlamaları kalktığında, birçok insan tekrar bir araya gelerek kutlama yapmak için heyecanlanmıştı. Ancak bahar gelir gelmez ilk yasaklar başladı: Üniversite şehri Eskişehir’de ünlü Anadolu Festivali yapılamadı. Bunun ardından başka yasaklar ve etkinlik iptalleri geldi ve günümüzde bile devam ediyor.
İptallerin arkasındaki nedenler genellikle aynı. Öncelikle İslamcı veya milliyetçi vakıf ve dernekler, bir etkinlik veya sanatçıya yönelik yıldırma kampanyaları başlatıyor. Sonra sanatçı iftiralarla karşı karşıya kalıyor. Daha sonra alkol tüketimi, kadın ve erkeklerin bir arada eğlenmesi ve bu tür etkinliklerin ahlaki çöküşe yol açtığı ve aile değerlerine zarar verdiği konularıyla ilgili şikayetler gelmeye başlıyor. Sonrasında organizatörler ve şehir yönetimleri baskı altına alınıyor ve polise yapılan resmi şikayetlerle baskı artıyor.
Sanatçılar Birliği’nden Eleştiriler
MÜYOBİR adlı Müzisyenler Birliği’nin şarkıcı ve başkanı Burhan Şeşen, iptal ve yasakların, zaten ağır bir ekonomik kriz yaşayan müzik sektörünü keyfi bir şekilde cezalandırmak olduğunu söylüyor. Kendi verilerine göre, festival endüstrisinde bir milyondan fazla kişi çalışıyor. Yasak çağrısı yapanlar, bu insanların geleceğini riske atıyor, diyor Sesen.
Ayrıca Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliği ile yakınlaşma arayışında olduğunu, diğer yandan hükümet yanlısı grupların bir tür “helal eğlenceler” talep ettiğini çelişkili buluyor. Bazı gruplar, bu tür etkinlikler yasaklanmazsa, kadın ve erkekler için ayrı alanlar talep ediyor. Sesen, bununla ne tür argümanlarla müdahale edildiğine şaşırdığını belirtiyor. “Bir Müslüman genç adam bir konser ziyareti nedeniyle ibadeti bırakmaz veya alkol içmeye başlam
az.”
Yasasız Alanlar Var Mı?
Maltepe Üniversitesi’nden siyaset bilimci Cangül Örnek de konser ve etkinlik iptallerini eleştiriyor. Ülkedeki rejimin hukuk devletinden çok uzak olduğu açık, bazı kesimlerin ülkenin gelişmelerini kendi isteklerine göre etkileyebileceğine inandıklarını söylüyor. Ona göre, belirli gruplar devlet kurumlarını sızmış ve aralarında paylaşmış durumda. Türk hükümeti de bir müslüman kardeşlik koalisyonu gibi çalışıyor. Örnek’e göre, ülke sadece kağıt üzerinde laik.
Örnek ayrıca, kültürel etkinliklerin iptallerinin ülkedeki kültürel gettolaşmayı hızlandırabileceğine inanıyor. Herkesin kendi içinde kalması ve farklı sosyal, politik ve toplumsal katmanlardan genç insanların bir araya gelip etkileşime girmesinden korkuyorlar. Farklı kesimlerin aralarında yükselen duvarları kalıcı kılmak istiyorlar…
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024