Yenidoğan Çetesi: Özel Hastanelerin SGK’ye Kestiği Milyarlar ve Sağlık Sisteminin Çöküşü

Türkiye’de sağlık sektöründe skandallar zinciri bitmiyor. Son olarak “Yenidoğan çetesi” adı verilen yapılanmanın Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) iki yılda 2 milyar 500 milyon liralık fatura kestiği ortaya çıktı. Bu astronomik tutar, kamu hastanelerinin toplam fatura tutarının tam 10 katına denk geliyor. Ancak mesele yalnızca bireylerin suistimalleriyle sınırlı değil; bu, özelleştirme odaklı sağlık politikalarının vahşi kapitalizmle birleştiğinde insan sağlığını nasıl ticari bir metaya dönüştürdüğünün en somut örneklerinden biri.

Sağlık Bakanlığı ve SGK’nin Zafiyeti

TBMM’de kurulan komisyonda konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Adnan Ertem, bu devasa yolsuzluğun savcılık soruşturması sayesinde fark edildiğini belirtti. Bakanlık, 15 özel hastanenin ruhsatını iptal ettiğini açıklasa da, SGK’ye kesilen 2,5 milyar liralık faturanın henüz detaylı bir denetimden geçirilmediğini itiraf etti. Bu, sistemin denetim mekanizmalarının ne denli yetersiz ve hatta işlevsiz olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Ertem, Şafak Hastaneleri örneği üzerinden sistemin hukuki ve idari açmazlarını da dile getirdi. 2018’den bu yana SGK ile sözleşmesi olmamasına rağmen, mahkeme kararlarıyla süreci devam ettiren hastane yönetiminin, 189 dava ile bakanlık ve SGK’yı kilitlediğini açıkladı. Özellikle konkordato ilan edilmesi ve hukuki süreçlerin yavaş ilerlemesi, hastanenin faaliyetlerine devam etmesine olanak tanıdı.

CHP’den Sert Eleştiri: “Denetim Neden İşe Yaramıyor?”

CHP Milletvekili Ali Karaoba, komisyonda yaptığı konuşmada, denetimlerin neden bir yaptırımla sonuçlanmadığını sorguladı. Karaoba, “Şafak Hastanesi sahiplerinin üst düzey bürokratlara güvenerek bu kadar rahat hareket ettiklerine dair ciddi şüpheler var. Sayın Cumhurbaşkanı, bu hastane sahipleriyle birlikte ABD’ye gidiyorsa, bu denetimlerin tarafsız ve sağlıklı bir şekilde yapıldığını kim iddia edebilir?” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, devletin en üst kademelerinde dahi yozlaşmaya dair işaretler olduğunu ortaya koyuyor.

Sorun Bireysel Değil, Sistemsel: Sağlıkta Özelleştirmenin Bedeli

Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, hizmet kalitesini artırmak yerine insan hayatını kâr odaklı bir sistemin insafına bırakıyor. Yenidoğan çetesi skandalı, özel hastanelerin vahşi kapitalizm altında nasıl işlediğini açıkça gösteriyor. Kamu kaynaklarının denetimsiz bir şekilde özel sektörün kâr hırsına teslim edilmesi, yeni doğan bebeklerin hayatını bile ticari bir kazanç kapısı haline getiriyor.

Sağlık Bakanlığı ve SGK’nin yetersizliği, yalnızca birkaç hastane yöneticisinin bireysel suistimaliyle açıklanamaz. Bu, sağlık sisteminin özelleştirme politikaları ile nasıl yozlaştığının ve kapitalizmin en temel insani hak olan sağlık hizmetini nasıl metalaştırdığının acı bir göstergesidir.