Türkiye’de yürürlüğe giren ve kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen Dezenformasyon Yasası, insan hakları savunucuları ve muhalefet tarafından ifade özgürlüğüne yönelik bir tehdit olarak değerlendiriliyor. Alman dergisi Focus’ta Elmas Topçu’nun kaleme aldığı haberde, bu yasanın yalnızca gazetecileri değil, hükümeti eleştiren sıradan vatandaşları da hedef aldığı vurgulanıyor.
Haberde, ünlü dağcı ve AKUT’un kurucusu Nasuh Mahruki’nin, sosyal medyada yaptığı bir paylaşım nedeniyle 20 Kasım’da gözaltına alınarak tutuklandığı belirtiliyor. Mahruki, seçimlerin dijitalleştirilmesi planını eleştirerek, “Hükümet ve seçim kurumu, oylarınızı bir kez daha çalmayı planlıyor” ifadelerini kullandı. Bu paylaşımın ardından hakkında hızla dava açılan Mahruki, seçim kuruluna hakaret ve yanlış bilgi yaymakla suçlanıyor. 26 Aralık’ta İstanbul’da yargıç karşısına çıkacak olan Mahruki üç yıla kadar hapis cezası riskiyle karşı karşıya.
Eleştirilerin Odağında Dezenformasyon Yasası
18 Kasım 2022’de yürürlüğe giren yasa, kamu güvenliği ve düzeniyle ilgili yanlış bilgi yayanlara bir ila üç yıl arasında hapis cezası öngörüyor. Ancak yasadaki muğlak ifadeler, insan hakları savunucuları ve hukukçular tarafından keyfi yargılamalara zemin hazırlamakla eleştiriliyor. Focus’a konuşan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nden (MLSA) Veysel Ok, yasayla ilgili, “Bu düzenleme hükümetin hoşuna gitmeyen her türlü ifadeyi bastırmak için kullanılıyor” ifadelerini kullandı.
Türk yetkililerin 2024 yılına kadar yasa kapsamında 4590 kişi hakkında soruşturma başlattığı, 33 kişinin tutuklandığı ve 42 kişinin mahkum edildiği belirtiliyor. Ancak, insan hakları savunucuları yasanın, yalnızca gazeteciler değil, deprem ve salgın gibi kriz dönemlerinde hükümeti eleştiren sıradan vatandaşlar üzerinde de bir baskı aracı haline geldiğini savunuyor.
Keyfi Uygulamalar ve Özgürlük Endişesi
MLSA, sosyal medyada eleştiriler yapan bireylerin güvenlik güçleri tarafından takip edildiğini ve haklarında suç duyurusu olmadan dava açılabildiğini aktarıyor. Hukukçular, bu uygulamaların Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı olduğunu belirtiyor. Örneğin, gazeteci Fırat Bulut’un Elbistan Cezaevi’ndeki bir isyanı haberleştirmesi sonrası yargılandığı ve gerçeklerin ortaya çıkmasına rağmen davanın düşmediği kaydediliyor.
Nasuh Mahruki’nin davası, bu yasayla hedef alınan eleştirilerin sınırlarını yeniden gündeme taşıyacak gibi görünüyor. Haberde, Mahruki’nin savunmasının şu ana kadar savcıları ikna etmediği belirtiliyor. Ancak, kamuoyu bu davayı ifade özgürlüğünün geleceği açısından kritik bir test olarak görüyor.