Avrupa Konseyi’nden Basın Özgürlüğü Raporu

Avrupa Konseyi Gazeteciliğin Korunması ve Gazetecilerin Güvenliği Platformu, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nden hemen önce yayınladığı raporunda, Avrupa’da gazetecilik mesleğinin güçlükleri ve gazetecilerin uğradıkları şiddet, taciz ve saldırıların rekor artış kaydettiği kara bir tablo ortaya koydu.

Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülkede, geçtiğimiz yıl, gazetecilere yönelik taciz vakalarının sayısı 70’e ulaştı. Gazetecilere yönelik fiziksel saldırıların sayısıysa 52’ye yükseldi. Gazetecilere saldırılar son dört yılda iki katına çıktı.

Raporda, 2020 yılı boyunca Rusya, Türkiye, Slovenya, Ukrayna, Polonya, Fransa ve Macaristan’daki şiddet ve taciz vakalarının arttığı kaydedildi. Avrupalı politikacılara seslenilen raporda, Avrupa’da medya özgürlüğünü garanti altına almak için ‘somut eylemlere ihtiyaç duyulduğu’ uyarısı yapıldı.

Avrupa Konseyi, ‘Aranıyor! Avrupa’da Basın Özgürlüğü için Gerçek Eylem’ adlı raporunda, Covid-19 kriziyle birlikte Avrupa’da gazetecilik mesleğinin güçlükleri ve gazetecilere yönelik baskıların daha da arttığına dikkat çekti. Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) , Avrupalı Gazeteciler Derneği (AEJ), Article 19, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Gazetecileri Koruma Komitesi, (CPJ), Sansür Endeki (X index), Pen Uluslararası Yazarlar Birliği gibi örgütlerin de aralarında olduğu 14 gazetecilik örgütünün oluşturduğu Platform, geçtiğimiz yıl gazetecilere yönelik saldırıların genel bilançosunu çıkardı.

Rapora göre, 2020 yılında, gazetecilere taciz vakalarının sayısı rekor kırarak 70’i aştı; fiziksel saldırı vakaları ise dört yılda ikiye katladı. Raporda, gazetecilerin fiziksel bütünlüğüne yönelik en fazla saldırının Rusya, İtalya ve İngiltere’den rapor edildiği, en fazla yıldırma ve taciz vakalarının ise Fransa, Polonya, Türkiye ve Ukrayna’da meydana geldiği bilgileri yer aldı.

Türkiye’de özellikle tutuklu bulunan çok sayıda gazeteci olduğuna vurgu yapılan raporda, gösterilerde görev alan gazetecilerin de fiziksel şiddetle karşılaştığı belirtildi. Türkiye’deki medya sahiplerinin de ülkede basın özgürlüğü ve çeşitliliği yok ettiği vurgulanan raporda, Azerbaycan, Bulgaristan, Rusya, Sırbistan ve Macaristan’da da durumun benzer olduğu kaydedildi.

Yargı bağımsızlığı ve adli taciz

Azerbaycan, Rusya ve Türkiye’de gazetecilere karşı çok sayıda dava açıldığı, gazetecilerin, çoğu zaman temelsiz bir şekilde hukuki standartlardan uzak hazırlanan iddianamelerle, ‘terör propagandası yapmak’ veya ‘hakaret’ suçlarından ceza aldığı ifade edildi.

‘Yargının, bağımsız olmadığı ve gazetecilere karşı ‘adli taciz’ aracı olarak kullanıldığı bu ülkelerde eleştirel habercilik yapan gazetecilerin, mesnete gerek olmadan dava edilmelerinin, bağımsız gazeteciliğin önünde önemli bir tehdit olduğu’ vurgulandı.

Bazı Doğu Avrupa ülkelerindeyse Corona virüsü salgınının medya özgürlüğünü engellemek için bir bahane olarak kullanıldığı belirtildi. Türkiye, Slovenya, Makedonya ve Sırbistan’da devlet ve hükümetlerin, pandemi yasaklarını fırsat bilerek gazetecilere ceza kestiği de rapor edildi.

Listeye yeni giren Fransa’da, özellikle Sarı Yelekliler eylemleri sırasında artan şiddet ortamında basın özgürlüğünün endişe verici düzeyde kötüleştiği vurgulandı.

RTÜK ve yargı baskısı

Türkiye’deki gazetecilerin, iktidarın eleştirel haberciliği engelleme niyetlerinden güç alan bir adli taciz kampanyasıyla karşı karşıya olduğu belirtilen raporda, Fox TV, Halk TV ve Oda TV gibi kuruluşlara yönelik uygulamalar örnek gösterildi. Fatih Portakal, Hakan Aygün, Metin Uca, İsmail Dükel, Rawin Sterk, Selman Keleş ve Dindar Karataş’a yönelik hak ihlalleri; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Oda TV yazarı gazeteci Müyesser Yıldız’a Twitter üzerinden hakareti ve Yıldız’ın sosyal medya üzerinden saldırıya uğraması; Halk TV ve Fox TV’ye RTÜK tarafından verilen kapatma cezaları sıralandı. Raporda, “Türkiye’de medyayı düzenleyici kurumlar üzerindeki otoriter baskı, basın özgürlüğü üzerindeki ana tehdidi oluşturuyor” denildi.