ABD İnsan Hakları Raporunda Türkiye’ye Eleştiriler

ABD Dışişleri Bakanlığı, ülkelerin insan hakları uygulamalarını değerlendirdiği yıllık raporunu açıkladı. Raporun 102 sayfalık Türkiye bölümünde, “Hükümet, 2018’de kabul edilen geniş kapsamlı terörle mücadele mevzuatı kapsamında, insan hakları ve temel özgürlüklerden yararlanılmasını kısıtlamaya devam etmiş ve hukukun üstünlüğünü tehlikeye atmıştır’’ denildi. Raporda VOA Türkçe’ye getirilen erişim yasağına da değinildi.

Sivil makamların güvenlik güçleri üzerinde etkin kontrol sağladığı belirtilen raporda, “Güvenlik güçleri mensupları suistimallerde bulunmuştur ve cezasızlık önemli bir sorun” denildi.

“Hükümet, 2018’de kabul edilen geniş kapsamlı terörle mücadele mevzuatı kapsamında, insan hakları ve temel özgürlüklerden yararlanılmasını kısıtlamaya devam etmiş ve hukukun üstünlüğünü tehlikeye atmıştır’’ ifadelerine yer veren ABD Dışişleri Bakanlığı, raporun girişinde Türkiye’deki önemli insan hakları sorunlarını 24 satırlık tek paragrafta sıraladı.

Bu sorunlar şu şekilde sayıldı:

  • Keyfi infazlar;
  • Gözaltındaki kişilerin şüpheli ölümleri;
  • Zorla kaybetmeler;
  • İşkence;
  • Muhalif siyasetçiler ve eski milletvekilleri, avukatlar, gazeteciler, insan hakları aktivistleri ve bir ABD Misyonu çalışanı dahil on binlerce kişinin keyfi olarak tutuklanması ve gözaltında tutulmaya devam edilmesi;
  • Seçilmiş yetkililer dahil siyasi tutukluların bulunması;
  • Gülen hareketi üyesi olduğu iddia edilen kişilerin kaçırılması ve yeterli adil yargılanma güvencesi veya diğer yasal korumalar olmaksızın nakledilmesi dahil, ülke dışında bulunan kişilere yönelik sınır ötesi misillemeler.
  • Yargı bağımsızlığı ile ilgili önemli sorunlar;
  • Çocuk askerlerin yasadışı olarak silah altına alınması ve kullanılması dahil çatışmalarda ciddi suistimaller gerçekleştiren Suriyeli muhalif gruplara destek;
  • Gazetecilere yönelik şiddet ve şiddet tehditleri, medya kuruluşlarının kapatılması ve hükümet politikalarını veya yetkililerini eleştirdikleri için gazetecilerin ve diğer kişilerin tutuklanması veya cezai kovuşturmaya tabi tutulması, sansür, site engelleme ve cezai iftira yasaları dahil ifade ve basın özgürlüğüne yönelik ciddi kısıtlamalar;
  • İnternet özgürlüğüne yönelik ciddi kısıtlamalar;
  • Hükümet dışı kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin hükümet tarafından denetlenmesine ilişkin aşırı kısıtlayıcı yasalar dahil barışçı toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin ciddi şekilde kısıtlanması;
  • Seyahat ve dolaşım kısıtlamaları;
    Mültecilerin geri gönderilmesi;
  • Yerel insan hakları örgütlerinin hükümet tarafından ciddi şekilde taciz edilmesi;
  • Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin soruşturma ve hesap verilebilirlik eksikliği;
  • Ulusal/ırksal/etnik azınlık gruplarının üyelerini hedef alan şiddet içeren suçlar; ve lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, queer ve interseks bireylere yönelik şiddet içeren suçlar.

VOA Türkçe’ye erişim engeli de raporda

Raporun “Sivil Özgürlüklere Saygı” başlığı altında Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun, içeriğini “toplumun milli ve manevi değerlerine aykırı” bulduğu yayıncılara para cezası verme uygulamasını sürdürdüğü belirtildi.

Raporda, Haziran ayında Ankara Sulh Ceza Mahkemesi’nin RTÜK’ün talebi üzerine, lisans başvurusunda bulunmadıkları gerekçesiyle Voice of America ve Deutsche Welle’nin Türkçe internet sitelerine erişimi engellediğine dikkat çekildi.

Ankara’ya yolsuzluk ve terörle mücadele eleştirisi

“Hükümet, insan hakları ihlalleriyle suçlanan veya yolsuzluğa karışan yetkililerin ve güvenlik güçleri mensuplarının soruşturulması, kovuşturulması ve cezalandırılması için sınırlı adımlar atmıştır ve cezasızlık bir sorun olmaya devam etmiştir’’ denilen raporda hükümetin, üst düzey yolsuzluk iddiaların soruşturulmasındaki adımlarının da sınırlı olduğu kaydedildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Ankara’nın terörle mücadele operasyonlarıyla bağlantılı sivillerin kasıtlı veya kasıtsız ölümlerine ilişkin olarak personelin soruşturulması veya kovuşturulmasına yönelik çabalar hakkında bilgi vermediğini de belirtti.

”Yerel ve uluslararası insan hakları grupları, siyasi nedenlerle gerçekleştiğini iddia ettikleri kayıp vakaları bildirmiştir” denilen raporda, hükümetin bu tür eylemleri önleme, soruşturma ve cezalandırma çabaları hakkında bilgi vermediğine değinildi.

HDP ve Demirtaş ayrıntıları

Dışişleri Bakanlığı’nın raporunda ”Siyasi Sürece Katılma Özgürlüğü” başlığı altında ise medyanın 2018 seçimleri için milletvekili ve cumhurbaşkanı adaylarına ilişkin yayınlarının ezici bir çoğunlukla cumhurbaşkanı ve iktidar partisi lehine olduğuna dikkat çekildi ve HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’a hiç yer verilmediği belirtildi.

HDP’nin hükümet tarafından açılan bir kapatma davasıyla karşı karşıya olduğu hatırlatılan raporda, ”HDP temsilcileri kampanya yürütme, görüşlerini ifade etme ve yetkilerini koruma konusunda önemli yasal zorluklarla karşılaşmıştır” denildi.

Yıl boyunca, kısıtlayıcı hükümet düzenlemelerinin muhalefetten birçok kişinin protesto veya siyasi kampanya etkinlikleri düzenlemek ve sosyal medyada eleştirel mesajlar paylaşmak gibi siyasi faaliyetler yürütme kabiliyetini kısıtladığı belirtilen raporda, ”Nisan ayında seçim kanununda yapılan değişikliklerin Nisan 2023’ten itibaren yürürlüğe girmesi planlandı. Değiştirilen kanuna göre partilerin en az 41 ilde ilçe, il ve şehir düzeyinde teşkilatlanmış olması ve seçimlerden altı ay önce resmi parti kongresini toplamış olması gerekiyor. Yasa, geçmişte yeni kurulan muhalefet partilerinin 20 milletvekilinin parlamentoda grup kurması yoluyla örgütlenme gerekliliklerini yerine getirmeden kurulabilmeleri seçeneğini ortadan kaldırdı. Ülkenin seçim yasası ayrıca partilerin illerin en az yarısında tam aday listeleri sunmalarını gerektiriyor” ayrıntılarına yer verildi.

Raporda İstanbul’da hem CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hem de CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun insan hakları örgütlerinin yaygın olarak siyasi amaçlı olarak değerlendirdiği bir dizi soruşturma ve adli kovuşturmaya konu olduğu hatırlatıldı; Ekrem İmamoğlu’nun 14 Aralık’ta, 2019 yılında YSK üyelerine hakaret ettiği iddia edilen sözleri nedeniyle hükümet yetkililerine “hakaretten” suçlu bulunduğu belirtildi.

Blinken: ‘’Rapor 2022’de her bölgedeki gerilemeyi açıkça ortaya koyuyor’’

Raporun lansmanınını her yıl olduğu gibi bu yıl da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken yaptı.

Blinken, Dışişleri Bakanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, ‘’Rapor, 2022’de her bölgedeki ülkelerde insan hakları koşullarında gerileme, sivil özgürlüklerin daralması ve temel insanlık onuruna saygıda gerileme görmeye devam ettiğimizi açıkça ortaya koymakta’’ dedi.

Yaklaşık 200 ülke ve bölgenin incelemesini yapan raporda, ABD’nin müttefikleri, ortakları ve farklılıkları bulunan ülkeler dahil tüm taraflara aynı standartları uyguladığını da belirten Blinken, ‘’Bu raporun amacı ders vermek ya da utandırmak değil, daha ziyade, pek çok açıdan tehdit altında olan insan onurunu korumak ve yüceltmek için dünyanın dört bir yanında çalışan bireyler için bir kaynak sağlamak’’ diye konuştu.

ABD’nin de insan hakları konusunda kendi zorluklarıyla karşı karşıya olduğunu kabul eden Antony Blinken, ’’Zorluklarımızla açıkça yüzleşmeye istekli olmamız, kendi eksikliklerimizi kabul etmemiz, bunları halının altına süpürmememiz ya da yokmuş gibi davranmamamız, bizi diğer demokrasilerden ayıran özellikler’’ ifadelerini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yıllık İnsan Hakları Uygulamaları Ülke Raporları başlıklı insan hakları raporu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve diğer uluslararası anlaşmalarda öngörülen uluslararası kabul görmüş bireysel, medeni, siyasi ve işçi haklarını kapsıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, 1961 tarihli Dış Yardım Yasası ve 1974 tarihli Ticaret Yasası uyarınca yardım alan tüm ülkeler ve Birleşmiş Milletler üyesi tüm devletler hakkında ABD Kongresi’ne raporlar sunuyor.

Kaynak: VOA Türkçe, Dilge Timoçin