TÜRK-İŞ’in Ekim 2025 araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 28 bin 412 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 92 bin 547 TL’ye yükseldi. Bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti 36 bin 984 TL’ye ulaştı. Konfederasyon, “Asgari ücret tespitinde geçim koşulları göz ardı ediliyor; çalışanlar insan onuruna yakışır bir yaşamdan uzaklaşıyor” uyarısında bulundu.
Geçim Uçurumu Büyüyor: Açlık 28 Bin, Yoksulluk 92 Bin TL
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), 38 yıldır her ay düzenli olarak yayımladığı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı” çalışmasının Ekim 2025 sonuçlarını açıkladı.
Rapora göre, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması, yani açlık sınırı 28.411,95 TL olarak belirlendi.
Giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri zorunlu ihtiyaçlar da eklendiğinde yoksulluk sınırı 92.547,07 TL’ye ulaştı.
Bekâr bir çalışanın yalnızca temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği yaşama maliyeti ise 36.984,12 TL oldu.
Bu rakamlar, mevcut asgari ücretle geçinen milyonlarca çalışanın açlık sınırının dahi altında yaşadığını ortaya koyuyor.
Mutfak Enflasyonu Tırmanıyor: Gıda Harcamaları Aylık %1,58 Arttı
TÜRK-İŞ verilerine göre, dört kişilik bir ailenin gıda harcamaları bir önceki aya göre %1,58 oranında arttı.
On iki aylık artış oranı %39,06, yıllık ortalama artış %40,22, on aylık artış ise %34,76 olarak hesaplandı.
Bu veriler, gıda fiyatlarındaki artışın resmi TÜİK enflasyon oranlarının da üzerinde seyrettiğini ve mutfak enflasyonunun çalışan haneler için kalıcı bir krize dönüştüğünü gösteriyor.
TÜRK-İŞ, araştırmanın enflasyon hesaplaması değil, bir ailenin “insan onuruna yakışır bir yaşam” sürdürebilmesi için gereken toplam harcama düzeyini ortaya koyduğunu vurguladı.
“Asgari Ücret, Geçim Gerçeğinden Uzak”
Raporda, Anayasa’nın 55. maddesine atıf yapılarak, “Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur” hükmünün uygulanmadığı belirtildi.
TÜRK-İŞ, yıllardır süregelen bu anayasal ihlale dikkat çekerek, devletin çalışanların geçim koşullarına ilişkin resmi bir çalışma yapmamasını eleştirdi.
Konfederasyonun değerlendirmesinde şu ifadelere yer verildi:
“Belirlenen tutar, yalnızca bir ücret değil; haneye girmesi gereken toplam geliri ifade etmektedir. Bu araştırma, çalışanların yalnızca karnını doyurması için değil, insan onuruna yakışır biçimde yaşaması için yapılması gereken harcamayı gösterir.”
Uzmanlara göre bu vurgu, Türkiye’de uzun süredir tartışılan “asgari ücret-insanca yaşam farkı”nın artık sosyal bir eşitsizlik krizine dönüştüğünü teyit ediyor.
Ücret Politikası ve Gerçek Hayat Arasındaki Makas Açılıyor
TÜRK-İŞ’in verileri, Türkiye’de ücret politikalarıyla reel yaşam maliyetleri arasındaki uçurumun derinleştiğini gösteriyor.
2025 yılı itibarıyla resmi asgari ücretin 22.104 TL olduğu dikkate alındığında, çalışanların açlık sınırının dahi %22 altında bir gelirle yaşamak zorunda bırakıldığı görülüyor.
Ekonomistler, “gelir dağılımındaki bu dengesizlik sürdürülebilir değil” uyarısında bulunarak, gıda, barınma ve enerji fiyatlarındaki yapısal artışların sosyal refahı değil, borçluluğu artırdığını vurguluyor.
TÜRK-İŞ: “İnsanca Yaşam Hakkı, Ekonomik Bir Tercih Değil, Anayasal Bir Sorumluluktur”
TÜRK-İŞ, raporun sonunda hükümete çağrıda bulunarak, “Asgari ücret belirleme süreci, yalnızca işveren maliyetine göre değil, çalışanların geçim hakkına göre şekillenmelidir” ifadelerini kullandı.
Konfederasyon, yıllardır yinelenen bu uyarının hâlâ karşılık bulmamasının, “sosyal devlet” ilkesinin zedelenmesine yol açtığını belirtti.
“Türkiye’nin ekonomik durumu tüm ayrıntılarıyla raporlarla ortaya konulurken, çalışanların geçim koşullarına ilişkin resmi bir veri olmaması kabul edilemez.
İnsanca yaşam hakkı, ekonomik bir tercih değil, anayasal bir sorumluluktur.”
Göstergeler, Geçim Gerçeğiyle Çelişiyor
TÜRK-İŞ’in Ekim 2025 verileri, Türkiye’deki hane gelirleriyle yaşam maliyetleri arasındaki farkın tarihsel boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor.
Açlık sınırı, yoksulluk sınırı ve yaşam maliyeti rakamları, yalnızca ekonomik bir tabloyu değil, aynı zamanda çalışanların toplumsal konumundaki kırılmayı da işaret ediyor.
Bu tablo, “ekonomik büyüme” söyleminin ardındaki gerçeği bir kez daha ortaya koyuyor: Büyüyen rakamlar, daralan sofraları doyurmuyor.
- NHY / TÜRK-İŞ, “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Raporu”, Ekim 2025
- “Orman Yok Edip Fidan Diken Devlet Olmaz”: CHP’li Evrim Rızvanoğlu’ndan Tarım Bakanlığı’na Sert Tepki - 6 Kasım 2025
- İsias Davasında Bir Kez Daha Hayal Kırıklığı: “Sanıklar Gülerek Çıktı, Adalet Yine Enkaz Altında Kaldı” - 6 Kasım 2025
- Gazetecilere Yeni Kelepçe: Serbestlik Sonrası Yurt Dışı Yasağı - 6 Kasım 2025
















