Referandum Sonrası Almanya’da Çifte VatandaÅŸlık Tartışması

16 Nisan’da yapılan anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi referandumunda Almanya’da ‘evet’ oyu verenlerin oranının yüzde 63’ı bulması, Berlin’de çifte vatandaÅŸlığa son verilmesi taleplerine neden oldu. Uluslararası seçim gözlemcilerinin referandumun Avrupa Konseyi standartlarına uygun olmadığını öne sürmesi ise, Alman siyasetçilerin Türkiye-AB iliÅŸkilerinin geleceÄŸine yönelik olumsuz bakışlarını güçlendirdi.

Federal DışiÅŸleri Bakanı Sigmar Gabriel, referanduma onay çıkmasından sonra Türkiye’nin idam cezasını geri getirmesi durumunda, Ankara’nın “Avrupa rüyasının biteceÄŸini ve onlarca yıldır süren müzakerelerin sona ereceÄŸini” söyledi. Türkiye’nin üyeliÄŸinin yakın zamanda AB gündeminde olmayacağını belirten Gabriel, iliÅŸkilerin hangi yöne gideceÄŸine dair kararın bundan sonraki dönemde Türkiye tarafından verileceÄŸini açıkladı.

Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Sekreteri Andreas Scheuer, referanduma onay veren Türk halkının aynı zamanda AB müzakerelerinin sona ermesi yönünde tavır koyduğunu öne sürerken, Liberal Hür Parti (FDP) Genel Başkan Yardımcısı Wolfgang Kubicki, Federal Hükümet’e çağrıda bulunarak, AB üyeliği müzakelerinin sonlandırılmasını talep etti. Kubicki, Türkiye’ye yönlendirilen AB fonlarının da durdurulması gerektiğini öne sürdü.

Hristiyan Demokrat Parti‘nin (CDU) iç politika sözcüsü Wolfgang Bosbach da, Türkiye’ye verilen fonların kesilmesini ve bu paraların Afrika’dan göçmek isteyenlere harcanmasını önerdi. Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Alexander Graf Lambsdorff, AB’de kimsenin Türkiye’nin üyeliğine inanmadığını ve müzakere kapsamında öngörülen fonların vakit kaybetmeden kesilmesini beklediğini bildirdi.

Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa ile gerilim arzuladığını öne sürerek, bu yüzden partisinin Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin sona erdirilmesine karşı olduğunu duyurdu. Özdemir, İncirlik Üssü’nde bulunan Alman Tornado uçaklarının ve askerlerin geri çekilmesini, Türkiye’ye silah satışının durdurulmasını istedi.

Öte yandan Almanya’da yaklaşık bir milyon 400 bin Türk seçmenin yaklaşık yüzde 63’ünün CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın anayasa deÄŸiÅŸiklikleri lehinde oy kullanması, çifte vatandaÅŸlık ve ‘evet’ diyenleri sınır dışı etmeye yönelik tekliflere neden oldu. Somut veriler doÄŸrultusunda toplam 660 bin 666 kiÅŸi oy verirken, ‘evet‘ diyenlerin oranı 450 bin kiÅŸiye tekabül ediyor. Almanya’daki Türkiye kökenli toplam insan sayısı ise yaklaşık 3 milyon.

Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile Hıristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) içiÅŸleri politikaları sözcüleri, ‘evet’ oyu kullananları eleÅŸtirerek, bu eÄŸilimin uyum politikalarına ters düştüğü yönünde açıklamalar yaptılar. Çifte vatandaÅŸlık düzenlemesinin uyuma katkı saÄŸlamadığını belirten siyasetçiler, yasada deÄŸiÅŸiklik yapılması gerektiÄŸini ve bunun Birlik Partileri’nin seçim programına alınmasını önerdiler.

Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi ‘evet’ oyu kullananların Türkiye’ye geri dönmeleri ve Alman vatandaşlıklarının iptali talebini tekrarladı.

Televizyon ve gazetelerdeki yorumlarda da, ‘evet’ diyenlerin ülkede özgürlüğün, demokrasinin, insan haklarının ve hukuk devletinin tadını çıkarırken, Türkiye’de bir tek adam idaresinin kurulmasını desteklediği öne sürülerek, söz konusu kitlenin uyum sürecinin sorgulanması talebi dillendirildi. Söz konusu tartışmalar Almanya’daki Türk toplumu tarafından yakından izleniyor ve huzursuzluğa neden oluyor. Nitekim Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin referandumda verdikleri oy nedeniyle toptan eleştirilmemesi gerektiği uyarısında bulunarak, bu konuyla ilgili yapılan tartışmalarda ölçülü olunması gerektiğini belirtti. AK Parti’ye yakınlığı ile bilinen Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) Başkanı Zafer Sırakaya, gümdeme getirilen tartışmaların yanlış olduğu ve göçmenlerin Türkiye’ye olan yaklaşımını değiştirmeyeceği görüşünde.

Hamburg Hafen Üniversitesi’nden göç araştırmacısı Dr. Yaşar Aydın, sürdürülen tartışmaların Almanya’daki AK Parti seçmelerinin daha da radikalleşmesine yol açabileceğini savunuyor.