Günümüz bilimi son yıllarda gerçeğe yeni yaklaşımlar getirmemize sebep olacak türden bazı buluşlara imza atıyor. Bilim kurgunun favori temalarından biri olan gizli geçitleri (portallar) kısaca uzay ve zamanda beliren yarıklar olarak tanımlayabiliriz. Tıpkı bir kestirme yol gibi, uzay gezginleri bu uzay-zaman yarıklarını kullanarak diledikleri yerlere daha çabuk ulaşabilirler. Hatta çoğu zaman portalın içinden geçtiklerinde nereye çıkacaklarını bilmeden büyük bir maceraya atıldıklarına da rastlamışızdır. Tabii buraya kadar her şey tamamen bilim kurgu. Yine de yıldız kapıları, solucan delikleri ve portallar gibi filmlerden öğrendiğimiz kavramların uzun zamandır birçok teorik fizikçinin çalışmalarında açıkça yer almakta olduğunu belirtmekte fayda var.
Bilim kurgunun bilim gerçeklerine dönüştüğü günümüzde NASA’dan, Dünya’nın manyetik alanında gizli portallar keşfettikleri yönünde bomba gibi bir açıklama geldi. NASA bu portallara X-noktaları adını veriyor ve en kestirme tanımıyla; elektron yayınımı bölgeleri olarak tarif ediyor. NASA bilim ekibinden plazma fizikçisi Jack Scudder, “Bu bölgeler Dünya’nın manyetik alanının Güneş’inki ile birleştiği yerlerde, kesintisiz bir yol oluşturacak şekilde bir araya gelerek gezegenimizden Güneş’in atmosferine kadar 150 milyon kilometre boyunca uzanıyor,” diye açıklıyor.
NASA’nın THEMIS uzay aracı ve Avrupa Cluster uydusu ile yapılan ölçümler sonucunda, her gün bu 150 milyon kilometrelik hat boyunca düzinelerce portalın açılıp kapandığı saptandı. Bunların çoğu küçük ve kısa ömürlü. Ancak aralarında hiç kapanmayan genişleyebilen, oldukça büyük olanları da var.
Enerjik parçacıklar, portalların oluşturduğu açıklıktan geçerek Dünya atmosferinin üst katmanlarını ısıtabiliyor, jeomanyetik fırtınaları tetikliyor ve kutup ışıklarını oluşturuyor. Özetle belirtecek olursak; parçacıklar X-noktaları üzerinden Güneş’ten Dünya’ya manyetik alan transfer ediyorlar.
Bu keşif uzayda yolculuk çağını başlatabilir. En azından Dünya ve Güneş arasında kestirme bir yol olduğu ortada. Goddard Uzay Uçuşu Merkezinden, THEMIS projesi bilim insanı David Sibeck “Önce buna inanmadım,” diyor “Bu bulgu temel olarak solar rüzgar ve manyetosfer etkileşimi anlayışımızı değiştiriyor.”
NASA 2014 yılında bu durumu daha yakından araştırmak için yeni bir uzay görevi planladı. Manyetosfer Çoklu Ölçüm Görevi “Magnetospheric Multiscale Mission” (MMS) olarak adlandırılan bu görevde dört farklı uzay aracı, Dünya’nın çevresindeki belirli noktalarda mevzilenip gezegenin etrafını saracak ve portallar üzerinde inceleme yapacaklar. NASA bu çalışma için, keşfi yapan bilim insanlarının bağlı bulunduğu Iowa Üniversitesi’ni yetkilendirdi.
Manyetosfer Dünya’yı sararak bizi solar rüzgarlardan koruyor. Güneş’ten gelen bu rüzgarların hızı ortalama 400 km/s civarında. Aslında solar rüzgarlar, iyonize olarak Güneş’ten dışarıya akan gazlar. Güneş’teki dönemsel aktivitelere bağlı olarak şiddetleri değişiklik gösteriyor. Rüzgarlar Dünya’nın manyetik alanıyla karşılaştığında, boş uzayda şok dalgaları oluşturuyorlar.
Dalgaların altında kalıp gezegenimizi saran bölüm ise manyetosferi meydana getiriyor. Ancak kutup bölgelerinde gezegenimizin manyetik alanı Güneş’ten gelen yüklü parçacıkları geçirecek kadar zayıf. Parçacıklar atmosfere girdiklerinde doğal bir ışıma yayıyorlar. Buna kutup ışıkları (aurora borealis ve aurora australis) adı veriliyor. Işımalar genelde geceleri gözleniyor ve ağırlıklı olarak iyonosfer tabakasında meydana geliyor.
Popular Science Türkiye’de yer lan bilgiye göre, Manyetik alandaki bu portalların neden orada oldukları ve tahmin edilenler dışında başka amaçları olup olmadığı henüz bilinmiyor. Jack Scudder, “Manyetik portallar görünmezliğe sahip,” diyor.
Üstelik kararsız ve değişken olduklarından tespit edilebilmeleri bir hayli zor. Bilim insanlarının şu ana dek yaptıkları tek şey yüklü parçacıkların hareketlerini izlemekti. Portallar görünmez oldukları için ipuçları ancak bu parçacıkların hareketleri takip edildiğinde yakalanabiliyor.
Çünkü parçacıklar bir takım karışık hatlar boyunca ilerliyor ve bazı bölgelerde bir araya toplanarak X-noktalarından geçiyorlar. Bu bölgelere X-noktası adı veriliyor çünkü parçacıklar portallara vardıklarında çapraz bir şekil oluşturacak şekilde birleşmekteler.
Araştırma NASA’nın resmi sitesinde yeyımlandı. (Çeviri: Star)
Latest posts by Nokta Haber Yorum (see all)
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024