Georgia State Üniversitesi ve Sidney New South Wales Üniversitesi tarafından hazırlanan çarpıcı bir rapor, 2023 yılında en az 300 milyon çocuğun internet ortamında cinsel sömürüye uğradığını ortaya koydu. Raporda, bu karanlık tablonun sadece bireysel trajediler değil, küresel bir krize işaret ettiği belirtiliyor.
Çalışma, 157 ülkeden 36 milyon veri setini analiz ederek çevrimiçi cinsel istismarın yaygınlığını bölgesel olarak ortaya koydu. Doğu ve Güney Afrika bölgesinde bu oran %20,4 gibi endişe verici bir seviyeye ulaşırken, Batı Avrupa’da %11,8, Türkiye’nin de dahil olduğu Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde ise %9,4 olarak kaydedildi. Verilerin eksik olduğu Afrika ve Orta Doğu’da ise sorunun daha da büyük olabileceği tahmin ediliyor.
Türkiye’nin Durumu: Günde 2 Binden Fazla İhbar
Ulusal Kayıp ve İstismara Uğramış Çocuklar Merkezi’nin (NCMEC) verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’de çocukların cinsel görüntülerini içeren 817 bin 503 dosya internette dolaşıma sokuldu. Bu, her gün ortalama 2 binden fazla çocuğun dijital suçların hedefi olduğunu gösteriyor. Ayrıca, 10 yıl önce yapılan bir araştırma, Türk çocuklarının %13’ünün cinsel görüntülerin rıza dışı paylaşımına maruz kaldığını ortaya koymuştu.
Çalışmada, çevrimiçi cinsel istismarın çocuklar üzerinde kalıcı psikolojik ve fiziksel yaralar açtığı belirtiliyor. Georgia State Üniversitesi Araştırma Doçenti Xiangming Fang, “Bu bir trajedi, ama kaçınılmaz değil” diyerek önleme odaklı bir halk sağlığı yaklaşımının hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Çocukların çevrimiçi ortamda korunması için platformların daha sıkı düzenlenmesi ve güvenlik önlemlerinin artırılması gerektiği vurgulanıyor.
Karmaşık Bir Kriz: Yasal Düzenleme Yetersiz mi?
Avrupa Birliği’nde çevrimiçi cinsel istismarla mücadele için platformların ihbar yükümlülüğü getirilmiş durumda. Ancak uzmanlar, teknoloji şirketlerinin sorumluluğun çoğunu çocuklara yüklediğini belirtiyor. Çocuk koruma kuruluşları, olay meydana gelmeden önce önleyici adımların atılması gerektiğini savunuyor.
Raporda, rıza dışı görüntülerin paylaşılmasının ve cinsel gasp vakalarının giderek arttığına işaret ediliyor. Bu kapsamda, internet erişiminin ve akıllı telefon kullanımının arttığı gelişmekte olan ülkelerde risklerin daha da büyüdüğü belirtiliyor.
Bu çarpıcı veriler, çocukların çevrimiçi dünyada maruz kaldığı tehlikelere karşı acilen harekete geçilmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Eğitim, yasalar ve teknolojik düzenlemelerin bir arada çalışarak çocukları koruyacak bir dijital güvenlik kalkanı oluşturması artık bir zorunluluk.