Özgür Özel’den Brüksel’de AB’ye Net Mesaj: “Türkiye, Erdoğan’dan İbaret Değil”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Brüksel’de düzenlenen Avrupa Sosyalist Partisi (PES) toplantısında Avrupa Birliği (AB) liderlerine sert ama diplomatik mesajlar verdi. “Türkiye Erdoğan iktidarından ibaret değildir” diyerek Avrupa başkentlerine seslenen Özel, CHP’nin birinci parti olduğunu ve Türkiye’de iktidar değişiminin artık sadece bir takvim meselesi olduğunu vurguladı.

“Erdoğan, Hak Ettiği Uluslararası Baskının Yüzde 10’unu Bile Hissetmiyor”

Avrupa’da sosyal demokrat liderlerle bir araya gelen Özel, AKP iktidarının muhalefete ve sivil topluma dönük artan baskılarına dikkat çekti. Türkiye’de otoriterliğin giderek tırmandığını belirten Özel, “Demokrasi ve adalet ağır bir saldırı altında” dedi.

CHP lideri, parti liderleri, belediye başkanları, gazeteciler, sivil toplum temsilcileri ve öğrenciler hakkında yürütülen yargı süreçlerinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, “Tutukluluk tedbiri istisna değil artık kural haline geldi. Yargılananlar fiilen cezalandırılıyor” ifadesini kullandı.

Özel, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 10 belediye başkanının cezaevinde tutulmasına dikkat çekerek bu süreci “19 Mart darbesi” olarak nitelendirdi.

“AB, Erdoğan’ı Alternatifsiz Gördükçe Türkiye’de Değişim Gecikiyor”

AB liderlerine yönelik eleştirilerini sürdüren Özel, Erdoğan’ın AB’den hissetmesi gereken baskının çok altında bir dış tepkiyle karşılaştığını belirtti. Avrupa başkentlerinin Erdoğan’ı “alternatifsiz bir lider” olarak görmesinin iç siyasette istismar edildiğine dikkat çekti:

“Maalesef Avrupa ülkeleri Erdoğan’ı ilanihaye Türkiye’nin lideri gibi görüyor ve bu da onun elini içeride güçlendiriyor. ‘Erdoğan’dan başka kimseyle çalışmazlar’ algısı içeride muhalefeti baskılamak için kullanılıyor.”

“Türkiye ile AB Arasındaki Stratejik İlişkiler Hukuk ve Demokrasi Temelinde Kurulmalı”

Özgür Özel, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin yalnızca güvenlik ve göç eksenine indirgenmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Göçmenler üzerinden yürütülen pazarlıkların yerini, demokrasi ve insan hakları temelinde bir iş birliğine bırakması gerektiğini söyledi:

“Güvenlik eksenli pazarlıklar ne Türkiye’ye ne de AB’ye fayda sağlar. Panzehir daha fazla otoriterlik değil, daha fazla demokrasidir.”

CHP lideri, Türkiye ile AB arasındaki savunma ilişkilerinin derinleştirilmesini desteklediklerini, dış politika uyumunun ise yüzde 5 gibi düşük bir seviyede kaldığını belirtti. Bu uyumun artırılması gerektiğini söyleyen Özel, Türkiye’nin Avrupa’nın güvenliğine katkı sunan, istikrarlı ve demokratik bir ülke olması gerektiğini vurguladı.

“CHP’nin AB Vizyonu: Kopenhag Kriterleri Işık Hızında Hayata Geçirilecek”

Türkiye’nin AB üyeliğini stratejik hedef olarak benimseyen CHP’nin, iktidara gelmesi halinde Kopenhag kriterlerini hızla uygulayacağını dile getiren Özel, vize muafiyeti başta olmak üzere AB ile yaşanan yapısal sorunların çözümü için net bir irade ortaya koydu.

“AB üyeliği hedefinden sapılmamalı. Türkiye halkı Avrupa değerlerine bağlıdır. Biz, AB üyeliğini içselleştirmiş bir siyasi hareketiz.”

“Filistin Konusunda Hükümetin İkiyüzlülüğünü Teşhir Ediyoruz”

İsrail-Filistin meselesine de değinen Özel, AKP iktidarının söylem düzeyinde Filistin’i savunur gibi göründüğünü ama pratikte İsrail’le gizli ticaretini sürdürdüğünü belirtti. CHP’nin bu çelişkili tutumu deşifre ettiğini ifade eden Özel, seçmenin bu konuda giderek bilinçlendiğini söyledi:

“AKP, Filistin üzerinden halkın duygularını istismar ediyor ama arka planda ticareti sürdürüyor. Bu ikiyüzlülüğü ortaya koymak muhalefetin görevidir.”

CHP lideri Özgür Özel, Brüksel’deki temaslarında sadece iktidara değil, Avrupa’daki muhataplarına da açık mesajlar gönderdi: Türkiye’de demokratik dönüşüm mümkün ve yakın. Ancak bu dönüşümün hızlanması için Avrupa’nın Erdoğan’la sınırlı bakış açısından uzaklaşıp Türkiye toplumunu bir bütün olarak muhatap alması gerektiği vurgulandı.

“Türkiye, Avrupa’nın eşit, demokratik ve güçlü bir ortağı olabilir – ama bu yalnızca demokrasi temelinde mümkündür.”