DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu: “Grev yasakları sadece işçilerin değil, demokrasinin gaspıdır!”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Temmuz 2025 tarihinde imzaladığı kararla, Türkiye Maden-İş Sendikası’nın 1 Ağustos’ta başlatmayı planladığı grev “milli güvenlik” gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelendi. Ancak sendikal çevreler ve kamuoyu nezdinde bu karar, grev hakkının fiilen yasaklanması anlamına geliyor.
DİSK: “600 bin işçinin sesi kısılıyor”
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, kamu işçilerinin aylardır süren Toplu İş Sözleşmesi Protokolü (KÇP) görüşmelerinde oyalandığını, belirsizlik içinde bırakıldığını ve yüksek enflasyonla ezilen ücretler nedeniyle ciddi bir geçim krizi yaşadığını vurguladı. Çerkezoğlu, “AKP hükümeti işçilerin taleplerine kulak vermek yerine seslerini kısmayı tercih ediyor. Grev erteleme adı altında yapılan müdahale açık bir grev yasağıdır” ifadelerini kullandı.
Grev hakkının yalnızca ücret pazarlığı değil, emeğin onuru ve özgürlüğünün ifadesi olduğunu belirten DİSK Başkanı, bu hakkın sistematik biçimde gasp edilmesinin, demokratik toplumsal yapıya yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
“Grev hakkı Cumhurbaşkanı’nın takdirine bırakılamaz”
Çerkezoğlu, Anayasa’nın 54. maddesiyle güvence altına alınan grev hakkının, Cumhurbaşkanı’nın tek başına aldığı idari bir kararla yok edilmesinin hukuk dışı ve antidemokratik olduğunu belirtti. AKP döneminde bugüne dek yaklaşık 200 bin işçinin grevi “milli güvenlik” ya da “genel sağlık” gibi gerekçelerle ertelendi. Ancak DİSK’e göre bu gerekçeler, soyut ve keyfi olmaktan öteye geçemiyor.
“AKP döneminde grevleri fiilen kullanabilen işçi sayısı 100 bini bile bulmadı” diyen Çerkezoğlu, “Türkiye’de grev hakkı artık yalnızca kâğıt üstündedir. İşçinin greve çıkması, Cumhurbaşkanı’nın keyfi takdirine bırakılmıştır” diye konuştu.
“Hedeflenen değil, gerçekleşen enflasyon esas alınmalı”
Hükümetin resmi enflasyon oranında dahi zam yapmaktan imtina ettiğini, buna karşın ücretleri “hedeflenen enflasyon” üzerinden belirlemeye çalıştığını ifade eden DİSK, bu yöntemin işçileri yoksulluğa mahkûm ettiğini savundu. Çerkezoğlu, “Gerçekleşen enflasyonun çok altında belirlenen ücretler, çalışanları her geçen gün daha da fakirleştiriyor. Bu, bilinçli bir politikadır” dedi.
Özellikle yüksek enflasyon ve artan vergi yükü karşısında kamu işçilerine sunulan tekliflerin sefalet anlamına geldiğine işaret eden DİSK, hükümetin bir yandan da sendikalaşmayı zorlaştırarak grev hakkını tamamen işlevsiz hale getirdiğini dile getirdi.
“Grev yasağı meşru değildir, fiili mücadele meşrudur”
Çerkezoğlu, DİSK Birleşik Metal-İş üyelerinin daha önceki grev yasağına karşı fiili olarak mücadele verdiğini ve bu yasağı tanımadıklarını hatırlatarak, aynı kararlılığın bugün de sürdüğünü belirtti. “Üyemiz olsun ya da olmasın, grev hakkını kullanan her işçinin yanındayız. Bu adaletsizliğe karşı tüm işçi sınıfı birlikte mücadele etmeli” çağrısında bulundu.
“Bu sadece işçilerin değil, toplumun davası”
DİSK açıklamasında grev hakkının savunulmasının yalnızca işçilerin değil, hukuk devleti ve demokrasiye inanan herkesin ortak sorumluluğu olduğu vurgulandı. Grev yasağının sadece bir işçi meselesi değil, aynı zamanda bir toplumun özgürlükler mücadelesi olduğunun altı çizildi.
“Grev yasaklarına hayır! Direne direne, birleşe birleşe kazanacağız!” sözleriyle bitirilen açıklama, sendikal birlik ve dayanışmanın önemine işaret etti. DİSK, sendikal haklara yönelik baskılara karşı ortak mücadelede yer almaya devam edeceğini kamuoyuna ilan etti.
- Aziz Çelik’ten Memur-Sen ve Kamu-Sen’e Sert Tepki: “Hakem Kurulu’na Katılmak İşbirlikçiliktir” - 24 Ağustos 2025
- Hatimoğulları Adana’da Konuştu: Demokrasi Olmadan Barış Kalıcı Olmaz, Operasyonlar Süreci Sabote Ediyor - 24 Ağustos 2025
- Munzur Gözeleri’ne Mescit Tepkisi: Alevi Toplumu Tekçi Dini Dayatmalara Karşı Uyarıyor - 24 Ağustos 2025