back to top

Yaşayabildiğin kadar Aşk… Anlatabildiğin kadar Masal…!!!

Bizansın iki yakası üzerinde yükselen bu şehirde ihtişamlı bir sis var... Konyak içerek göğü yarıp geçmenin keyifli kışkırtıcılığı içindeyim... Kuşkusuz romanlar ve şiirler benden bahsetmiyor ama...

Yemin…

Bir önceki yazımda seneler önce bir sonbahar gecesi kendimi bir anda içinde buluverdiğim bir yangını anlatmıştım. Hikâye ne orada başladı ne de orada bitti....

En çok kirpiklerim üşüdü…

Burada yağmur yağıyor, ince usul usul içime işlemeye yeminli bir hüznü de çağırmış. Dalmışım, kahvem soğumuş. Bir an neden söz edeceğimi unuttum. Oysa bütün...

Yangın…

2002 yılının güneşin kızılın tüm tonlarını yeryüzüne sınırsızca gönderdiği tatlı, ılık bir sonbahar akşamüstünün cazibesine kapıldığım o günü, bugün gibi hatırlıyorum. Uzun zamandır ne...

Sesleniyorum Varna’dan, işitiyor musun? Memet!

Karlı bir Varşova gecesinde Troçka isimli bir Rus lokantasında, hüzünlü bakışlı bir adam, Katuşa isimli bir kızın şarkısını söylüyordu... ''Katuşa, geceleri nehir kıyısına harbe giden...

Gitmeden, çay koydum içiyorum…

Herkesin yaşadığı zoru, girip çıkamadığı çıkmaz sokağı vardır. Ben o sokağa on beşimde girdim, bir daha çıkmadım. Evet, en güzel günlerimin bittiği yaştır on...

YENİ EKLENENLER