Son aylarda çocukların ağır suçlarda yetişkinler gibi yargılanmasını öngören yasal düzenlemeler tartışılmaya devam ediyor. Kamuoyunda “suça sürüklenen çocuk” kavramının hedefe alınması, çocuk hakları örgütleri ve hukukçular tarafından eleştiriliyor.
CİSST Hapiste Çocuk Tematik Alan Temsilcisi Avukat Cansu Şekerci, Evrensel Gazetesi’nden Laçin Barış’a yaptığı değerlendirmede, mevcut tabloyu ve gündeme gelen yeni yasal düzenlemenin olası sonuçlarını anlattı. Şekerci, “sistemin suçlu olarak damgaladığı ancak korunmaya ve desteğe muhtaç çocukların” cezaevlerinde daha ağır koşullara mahkûm edildiğini söyledi.
Yoksulluk ve şiddet döngüsü büyüyor
Şekerci, özellikle pandemi sonrasında suça sürüklenen çocukların sayısında ciddi bir artış olduğunu vurguladı. TÜİK verilerine göre güvenlik birimlerine gelen çocukların sayısının arttığını, bunun yalnızca “fail” sıfatıyla değil, “mağdur” sıfatıyla da geçerli olduğunu kaydetti.
“Pandemi sürecinde koşullu salıverilme ve infaz hesaplamalarındaki değişikliklerle azalan çocuk mahpus sayısı, 5 Ocak 2021’de 1596 iken 1 Eylül 2025 itibarıyla 4 bin 593’e yükseldi” diyen Şekerci, çocukların en çok vücut dokunulmazlığına ve mal varlığına karşı suçlardan dolayı adli süreçlere dahil olduğunu belirtti. “Bu tablo, yoksulluğun ve şiddetin çocuk suçluluğu ile mücadelede belirleyici olduğunu gösteriyor” dedi.
Hapishaneler onarıcı adalet sağlamıyor
Çocukların hapishanelerdeki tutulma şartlarının kurumdan kuruma değiştiğini ifade eden Şekerci, bunun çocuk haklarına dayalı asgari standartların sağlanmadığını gösterdiğini söyledi. Hapishanelerin bağımsız denetime kapalı olmasının da tabloyu net görmeyi imkânsız hale getirdiğini ekledi.
“Dış dünyayla iletişim, eğitime erişim, psikososyal destek ve şiddetten korunma bakımından çocuklar çok ciddi kısıtlılıklarla karşı karşıya” diyen Şekerci, mevcut koşulların tahliye sonrası topluma uyum sürecini de zorlaştırdığını vurguladı. “Hapsedilme onarıcı adaletin bir parçası olacaksa suç tekrarını engellemelidir; ancak mevcut tablo bunun tam tersini gösteriyor” dedi.
Kız çocukları karanlıkta kalıyor
Şekerci, hapisteki kız çocuklarına ilişkin verilerin de dikkat çekici olduğunu söyledi. Son verilere göre hapishanelerde 4 bin 593 çocuktan 199’unun kız çocuğu olduğunu aktaran Şekerci, bu çocukların kadın hapishanelerinin çocuk koğuşlarında tutulduğunu ifade etti.
“Bu sayı aslında onarıcı adalet kapsamında pilot çalışmalar için bir fırsat olabilirken, sistemin işleyişi nedeniyle kız çocukları karanlıkta kalıyor” diyen Şekerci, hak ihlallerinin de görünmezleştiğini belirtti. Kız çocuklarının erişebildiği uzman desteğinin son derece sınırlı olduğunu, bu nedenle yaşanan sorunların derinleştiğini söyledi.
“Çözüm daha ağır cezalar değil”
Çocukların yetişkin gibi yargılanması talebini “yanlış yöntem” olarak nitelendiren Şekerci, bunun Türkiye’nin taraf olduğu BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye aykırı olduğunu vurguladı. “Daha uzun hapis cezaları çocukları da toplumu da tahliye sonrasına hazırlamaz” dedi.
Şekerci, çocuk koruma sisteminin güçlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Mekanizma nasıl işliyor sorusunun cevabını almadan çözümün peşinen ‘daha ağır cezalar’ olduğunu tespit etmek hatalıdır. Milletvekilleri, çocuk hapishanelerini yerinde incelemeli, çocuk hakları temelinde hareket etmelidir” diye konuştu.
Devletin bütüncül plana ihtiyacı var
Çocukların korunması için süreğen ve sistemli bir çalışmanın gerekliliğini vurgulayan Şekerci, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2023–2028 strateji belgesine atıfta bulundu. Bu belgede “çocukların suça sürüklenmesini önleyecek asgari koşulların sağlanması” hedefi bulunduğunu hatırlatan Şekerci, gündemdeki kanun teklifinin bu hedeflerle çeliştiğini söyledi.
“Bu teklif hakkında Çocuk Hakları Komisyonu, ilgili bakanlıklar, akademisyenler ve sivil toplum mutlaka söz sahibi olmalı” diyen Şekerci, sürecin hızla Meclis’e getirilmesinin ciddi riskler taşıdığını kaydetti.
“Eli kulağında teklif, tartışılmadan geçmemeli”
Şekerci, yeni kanun teklifinin komisyona her an gelebileceğini ve yeterli tartışma yapılmadan Meclis Genel Kurulu’na sunulabileceğini belirtti. “Öncelikle sürecin bu kadar hızlı ve yetersiz tamamlanmasının önüne geçilmeli” dedi.
Kanun teklifinin şeffaf biçimde paylaşılması, uzmanların, sivil toplumun ve meslek odalarının görüşlerinin alınması gerektiğini söyleyen Şekerci, “Sivil toplumun, akademinin ve meslek örgütlerinin hazırladığı, araştırmaya ve izlemeye dayanan çalışmalara kulak verilmesi çok önemli” diyerek sözlerini tamamladı.
- Çocuklar Korunmuyor, Suç Önlenmiyor - 28 Eylül 2025
- CHP’li Gürer: “Vatandaş, ‘Konuşursak Bizi de Silivri Zindanına Atarlar’ Diyor” - 28 Eylül 2025
- Rojin Kabaiş İçin Diyarbakır’da Kitlesel Basın Açıklaması: “Bir Yıldır Adalet Arıyoruz” - 27 Eylül 2025