Kadın İstihdamında İllüzyon: Bakan Artışı Övdü, Gerçekler Derin Eşitsizliği Gösteriyor

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, İstanbul’da düzenlenen “Sanayide Kadınların Güçlenmesi” konferansında kadın istihdamının son yıllarda “önemli gelişmeler kaydettiğini” öne sürdü. Bakan, kadınların iş gücüne katılım oranlarının arttığını ve hükümetin çeşitli teşviklerle kadın istihdamını desteklediğini belirtti.

Ancak TÜİK ve DİSK verileri, Bakan’ın açıklamalarının aksine, Türkiye’de kadın emeğinde eşitsizlik ve kayıt dışılık sorunlarının derinleştiğini ortaya koyuyor. Çalışma çağındaki dört kadından üçü ekonomik ve toplumsal hayatta aktif rol alamıyor.

İstihdam Artışı İddiası, Genç Kadınlarda İşsizlik Gerçeği

Bakan Işıkhan, 2002’de yüzde 27,9 olan kadın iş gücüne katılım oranının 2025’te yüzde 36,3’e, kadın istihdamının ise yüzde 25,3’ten yüzde 32,1’e çıktığını savundu. “İş Pozitif Projesi” ile 1,5 milyon kadının işe yerleştirildiğini, SGK ve İŞKUR destekleriyle kadın girişimciliğinin teşvik edildiğini aktardı.

Gerçek tablo ise farklı. TÜİK’in 2025 ikinci çeyrek verilerine göre 15-24 yaş grubundaki kadınların işsizlik oranı yüzde 30,6, üniversite mezunu genç kadınlarda ise yüzde 28. 15-29 yaş arası genç nüfusta ne eğitimde ne istihdamda olan 4 milyon 55 bin kişinin 3 milyon 116 bini kadın. Yani genç işgücünde her üç kadından biri işsiz.

Resmî verilere göre, 15-34 yaş arasında 4 milyon 684 bin kadın ne eğitimde ne istihdamda bulunuyor. Ayrıca DİSK/Genel-İş Araştırma Dairesi’nin 2025 raporuna göre, istihdamdaki kadınların yüzde 32,4’ü kayıt dışı çalıştırılıyor.

DİSK: Kadın Emeğinde Eşitsizlik Derinleşiyor

Uluslararası Eşit Ücret Günü dolayısıyla açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, kadınların erkeklerden daha düşük ücretlerle çalıştırıldığını vurguladı. Çerkezoğlu, TÜİK verilerine göre 2023’te kadınların ortalama gelirinin erkeklerden yüzde 27 daha düşük olduğunu, geniş tanımlı işsizliğin ise yüzde 40’a ulaştığını söyledi.

Çerkezoğlu, kadınların güvencesiz, düşük ücretli ve kayıt dışı işlerde çalıştırıldığını, sendikalara erişim ve eşit temsiliyet önünde ciddi engeller bulunduğunu ifade etti. DİSK, eşit işe eşit ücretin yasalaşması, etkin denetim mekanizmaları, kamusal bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve ILO’nun 190 sayılı sözleşmesinin onaylanmasını talep etti.

Kamusal Kreşler Kapanıyor, Kadınlar Güvencesiz Çalışmaya Zorlanıyor

Bakan Işıkhan’ın “iş ve aile yaşamını uyumlu hâle getirme” söylemi, esnek ve güvencesiz çalışmayı teşvik eden politikalarla birleşiyor. Türkiye’de 10 milyona yakın kadın ailevi ve kişisel nedenler veya ev içi yükümlülükler nedeniyle istihdama katılamıyor.

İktidarın çözümü ise kamusal kreşler açmak yerine çocuk bakıcılarını teşvik etmek. Oysa kamu kurumlarında kreşler kapatılıyor; örneğin Milli Eğitim Bakanlığı, Elazığ Valiliği ve Ege Üniversitesi gibi kurumlarda kreşler kapatıldı. “Komşu Annelik” gibi uygulamalar ise kamusal sorumluluğu özel sektöre devrediyor ve kadınları güvencesiz şekilde istihdama itiyor.

Esneklik ve Teşvikler: Kadınlar Ucuz İşgücü Olarak ‘Stoklanıyor’

Işıkhan’ın övdüğü programlar—İş Pozitif, yarı zamanlı çalışma ve İŞKUR destekleri—kadınları kısa süreli, ucuz işgücü olarak istihdam ediyor. İş Pozitif projesinde kadın işçiler üç ay çalıştırılıyor ve işten çıkarılıyor; patronlar ise prim ve teşvik alıyor. Benzer programlarla kadınlar haftada üç gün, en fazla 10 ay çalıştırılıyor.

18 Temmuz’da çıkarılan yarı zamanlı çalışma düzenlemesi de kadınların haftalık 20 saat çalışabilmesini öngörüyor. Erdoğan, bunu “ebeveynlerin çocuklarına zaman ayırması” olarak duyursa da, uygulama kadın emeğinin ucuzlatılması ve bakım yükünün üzerlerine bırakılması anlamına geliyor.