TTB’den Dünya Tabipleri Birliği’ne Gazze Çağrısı: “Yardım İsrail’in Elinden Alınmalı”

Kalıcı ateşkes, insani koridor ve tıbbi tarafsızlık çağrısı Portekiz gündeminde

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Gazze’de süregelen insanlık krizine karşı uluslararası tıp camiasını harekete geçmeye çağırdı. Dünya Tabipleri Birliği’ne (WMA) ve Birleşmiş Milletler’in çeşitli kuruluşlarına hitaben yazılan mektuplarda, kalıcı ateşkesin sağlanması, acil ve koşulsuz insani yardım erişiminin temini, tıbbi tarafsızlığa saygı gösterilmesi ve gözaltındaki sağlık çalışanlarının serbest bırakılması talep edildi.

TTB’nin çağrısı yalnızca bir sağlık krizine değil, aynı zamanda küresel vicdanın sınandığı bir savaşa dair net bir tutum alma çağrısı niteliği taşıyor. Bu kapsamlı çağrı, Ekim 2025’te Portekiz’de düzenlenecek olan Dünya Tabipleri Birliği Genel Kurulu’nun resmi gündemine alındı.

“Gazze Humanitarian Foundation”dan Yetki Alınmalı

TTB, yardım organizasyonunun İsrail ve ABD destekli “Gazze Humanitarian Foundation” tarafından yapılmasını, hem tarafsızlığa hem de etkinliğe aykırı bulduğunu belirtti. Mektupta, bu sorumluluğun Birleşmiş Milletler’in ilgili kurumlarına devredilmesi gerektiği vurgulandı. Bu talep, Gazze’de insani yardımın siyasal çıkarlar için manipüle edildiği gerçeğine işaret ediyor.

TTB ayrıca, BM ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşların daha aktif rol üstlenmesi gerektiğini belirterek, Gazze’de sağlık hakkı başta olmak üzere tüm insan haklarının askıya alındığı bu durum karşısında etkisiz kalınamayacağını vurguladı.

Cenevre Sözleşmeleri ve Tıbbi Tarafsızlık Hatırlatıldı

Mektuplarda, İsrail hükümetine ve İsrail Tabipleri Birliği’ne doğrudan çağrılar yapıldı. TTB, özellikle Cenevre Sözleşmeleri’nin açıkça ihlal edildiğini ve savaş hukukunun en temel ilkesi olan “tıbbi tarafsızlık”ın sistematik olarak çiğnendiğini belirtti. Bu bağlamda, gözaltındaki tüm sağlık çalışanlarının derhal serbest bırakılması, yaralıların tedavi hakkına koşulsuz biçimde erişimi ve hastaların Gazze dışındaki ülkelere transferi için gerekli diplomatik adımların atılması istendi.

Bu çağrı, Gazze’deki sağlık emekçilerinin sadece fiziksel değil, etik ve hukuki anlamda da sistemli bir kuşatma altında bulunduğunu belgelemeye yönelik güçlü bir girişim olarak değerlendiriliyor.

WMA ve DSÖ’ye Çağrı: Söz Değil, Karar Mekanizmaları İşletilsin

TTB’nin önerdiği tutum belgesi, sadece güncel bir kriz karşısında ses yükseltme çağrısı değil; aynı zamanda Dünya Tabipleri Birliği’nin gelecekteki tutum belgeleri için de bir çerçeve oluşturma amacı taşıyor. TTB, Dünya Sağlık Örgütü’nün de Gazze’de yaşanan ihlallere dair somut karar alma mekanizmalarını işletmesi gerektiğini belirtti.

Savaşın en ağır yükünü taşıyan sağlık çalışanlarının ve sivil halkın korunması için önerilen belgede, etik sorumluluğun, yalnızca bireysel meslek ilkelerine değil, kurumsal düzeyde kamucu ve evrensel değerlere dayandırılması gerektiği vurgulanıyor.

Bir Meslek Örgütünden Vicdani İtiraz

TTB’nin çağrısı, tıp mesleğinin yemininden doğan etik sorumluluğun bir ifadesi olduğu kadar, piyasa mekanizmalarıyla iç içe geçmiş savaş politikalarına karşı bir vicdani itiraz olarak da okunabilir. “Barış hakkı”nı, en temel sağlık hakkı olarak tanımlayan TTB; savaşın normalleştirildiği, yardımların özelleştirildiği ve insan yaşamının bir hesap kalemine dönüştürüldüğü bu düzende, kamu yararını önceleyen bir yaklaşımı savunuyor.

Ekim ayında yapılacak olan Dünya Tabipleri Birliği Genel Kurulu’nda bu çağrının gündeme alınması, uluslararası tıp camiasının sessiz kalıp kalmayacağına dair önemli bir sınav niteliğinde olacak. Sağlık, savaşın bahanesi değil, barışın gerekçesi olmalı.