CHP’li Gürer’den EPDK’ya Uyarı: “Bioetanol Harmanlama Oranları Düşürülmemeli”

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) akaryakıtlarda bioetanol harmanlama oranlarını düşürmeyi öngören yeni düzenleme taslağı, tarımsal üretim ve enerji politikaları açısından tartışma yarattı. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, oranların yüzde 1’e indirilmesi önerisinin hem çiftçilerin pazarını daraltacağını hem de Türkiye’nin çevre ve enerji hedeflerine zarar vereceğini söyledi.

Gürer, bioetanolün mısır, şeker pancarı ve tarımsal atıklardan üretildiğini hatırlatarak, “Mevcut oranlar düşürülmek yerine artırılmalı. Önce yüzde 3 olan seviyeye geri dönülmeli, ardından AB ile uyum çerçevesinde kademeli olarak yüzde 5 ve yüzde 10’a çıkarılmalıdır” dedi.

Enerjide Dışa Bağımlılık ve Bioetanol Potansiyeli

Türkiye’nin enerjide önemli ölçüde dışa bağımlı olduğunu hatırlatan Gürer, bioetanolün yalnızca çevreci bir alternatif olmadığını, aynı zamanda stratejik bir enerji kaynağı olduğunu vurguladı. “Tarımsal atıkların yakıta dönüştürülmesi 2014’te başlamıştı, ancak sınırlama yerine katkının artırılması gerekir” diyen Gürer, etanolün hava kirliliğine etkisinin de fosil yakıtlara göre daha düşük olduğunu belirtti.

Dünya örneklerine işaret eden Gürer, Avrupa Birliği ülkelerinde oranların yüzde 5 ila 10 arasında, ABD’de yüzde 10, Brezilya’da ise yüzde 27 seviyesinde uygulandığını hatırlattı. Buna karşın Türkiye’de 2014’te yüzde 3 ile başlayan uygulamanın, 2023’te yüzde 2’ye, şimdi ise yüzde 1’e düşürülmesinin planlanmasının ciddi bir geri adım olduğunu ifade etti.

Tarımsal Üretime Etkiler ve Çiftçilerin Kaygısı

Bioetanol üretimi yalnızca enerjiye değil, tarımsal üretime de doğrudan yansıyor. Gürer, şeker pancarı, mısır ve tarımsal atıkların işlenerek ekonomiye kazandırılmasının çiftçilere önemli bir pazar yarattığını söyledi. Özellikle mısır artığı olan DDGS’nin, hayvancılık için yüksek proteinli yem hammaddesi olduğunu belirten Gürer, üretim artışı sayesinde hem hayvancılıkta maliyetlerin düşebileceğini hem de çiftçilerin daha istikrarlı bir gelir elde edebileceğini kaydetti.

“Üreticinin girdi maliyetleri makul seviyelerde kalırsa ve bioetanol pazarına erişim korunursa, çiftçiler mısır üretimine daha fazla yönelir. Oranların düşürülmesi ise tam tersine üretim motivasyonunu kırar” dedi.

Çevre ve İklim Krizi Bağlamında Bioetanol

Bioetanol, yalnızca tarımsal üretim ve enerji güvenliği değil, aynı zamanda çevre politikaları açısından da kritik bir rol üstleniyor. Gürer, fosil yakıtlara göre daha düşük karbon emisyonuna sahip bu yakıtın, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede avantaj sağladığını belirtti.

“Etanol hem ekonomik hem çevreci bir seçenek olarak farklı ülkelerde yaygınlaşıyor. Türkiye’nin ise bu alanda geriye gitmesi doğru değil. İklim krizinin derinleştiği bir dönemde, fosil yakıtlara bağımlılığı artıracak adımlar yerine bioetanol kullanımını genişletmek gerekir” diye konuştu.

Siyasi ve Ekonomik Yansımalar

EPDK’nın taslak düzenlemesinin 29 Ağustos’a kadar görüşe açıldığını hatırlatan Gürer, taslağın değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Bu tartışma, yalnızca teknik bir enerji düzenlemesi olarak değil; Türkiye’nin tarım politikaları, çiftçilerin geleceği ve iklim değişikliğine karşı aldığı pozisyon açısından da önem taşıyor.

Gürer’in çağrısı, iktidarın enerji politikalarıyla tarım sektörünün çıkarları arasındaki dengeyi yeniden tartışmaya açarken, bioetanol meselesi aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa Birliği ile uyum süreci ve uluslararası çevre yükümlülükleri açısından da stratejik bir karar noktası olarak görülüyor.