“Çocuğu cezalandırmak, suçu unutturmaz; suçu doğuran koşulları değiştirmek, geleceği kurtarır.”
Mattia Ahmet Minguzzi’nin ölümü, Türkiye’de ve uluslararası kamuoyunda derin bir üzüntü ve öfke yaratmıştır. Olayın faillerinin yaşının küçük olması, toplumda “yetişkin gibi yargılansınlar” yönünde talepleri artırmıştır. Ancak, çocuk adalet sisteminin temel ilkeleri ve uluslararası hukuk düzenlemeleri, bu tür taleplerin hem hukuken hem de toplumsal yarar açısından sorunlu olduğunu ortaya koymaktadır.
Çocuk Adalet Sisteminin Temel İlkeleri
Uluslararası Belgeler
BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (1989), madde 40: Çocuğun, yaşına ve gelişim düzeyine uygun bir adalet süreci içinde yargılanması gerektiğini belirtir.
Pekin Kuralları (1985), kural 5.1: Ceza adalet sisteminde çocukların yetişkinlerden farklı muamele görmesi, yaş, olgunluk, yaşam koşulları ve suçun koşulları dikkate alınarak sağlanmalıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, çocukların ceza yargılamasında korunmaya muhtaç özel bir grup olduğu vurgulanmıştır (örn. T. v. Birleşik Krallık, 1999).
Türkiye’deki Yasal Çerçeve
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu madde 3: 18 yaşını doldurmamış her birey çocuktur ve çocuk adalet sistemi kapsamında değerlendirilir.
Kanun, cezadan çok “koruma ve topluma kazandırma” ilkesine dayanır.
Çocuğu Suça Sürükleyen Nedenler
“Suça sürüklenen çocuk” kavramı, failin sadece bireysel tercihleriyle değil, çevresel, ekonomik ve sosyal faktörlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ifade eder (Akyüz, 2018).
Başlıca nedenler:
Sosyoekonomik yoksunluk – Gelir eşitsizliği, yoksulluk, işsizlik.
Eğitimde fırsat eşitsizliği – Okul terkleri, yetersiz okul koşulları.
Aile içi şiddet veya ihmal – Sevgi ve güven bağlarının zedelenmesi.
Suç normlarının normalleştiği çevreler – Mahalle baskısı, çeteleşme.
Psikolojik destek eksikliği – Ruh sağlığı sorunlarının erken fark edilmemesi.
Araştırmalar, çocukların çoğunlukla kendi özgür iradeleriyle değil, yaşam koşullarının itmesiyle suça yöneldiğini göstermektedir (Steinberg, 2013; UNICEF, 2020).
Çocuklar Neden Yetişkin Gibi Yargılanmamalı?
Beyin gelişimi araştırmaları, ergenlerin dürtü kontrolü ve uzun vadeli sonuçları öngörebilme becerilerinin tam olarak gelişmediğini göstermektedir (Casey et al., 2008). Bu, çocukların cezai sorumluluğunu yetişkinlerle eşitlemenin bilimsel temeli olmadığını ortaya koyar.
Çocukların yetişkin cezaevlerinde tutulması, suç davranışının pekişmesine, istismara maruz kalmalarına ve topluma kazandırma şanslarının azalmasına yol açar (Abrams, 2012).
Çözüm: Suçun Kök Nedenlerini Ortadan Kaldırmak
Önleyici Sosyal Politikalar: Yoksullukla mücadele programları, Aile destek ve danışmanlık hizmetleri, Okul devamsızlığını azaltma projeleri
Onarıcı Adalet Yaklaşımları: Onarıcı adalet, failin cezalandırılması yerine, mağdurun zararının giderilmesine ve failin topluma yeniden kazandırılmasına odaklanır (Zehr, 2002).
Kurumsal Koordinasyon: Eğitim, sağlık, sosyal hizmetler ve yerel yönetimlerin birlikte çalışacağı erken uyarı sistemleri oluşturulmalıdır.
Mattia Ahmet Minguzzi olayında olduğu gibi, toplumsal öfke doğal bir tepkidir. Ancak adalet duygusu, çocukları yetişkin gibi cezalandırmakla değil; suçun kaynağını kurutmakla güçlenir.
Çocukları topluma kazandırmak, hem bireysel hem de toplumsal güvenlik için en sürdürülebilir yoldur.
Kaynakça
Akyüz, E. (2018). Çocuk Hukuku. Pegem Akademi.
Abrams, L. (2012). Yol Ayrımında Gençlik Adaleti. Sosyal Hizmet Dergisi, 86(2), 345-366.
Casey, B. J. ve diğerleri (2008). Ergen Beyni. New York Bilimler Akademisi Yıllıkları, 1124(1), 111–126.
Steinberg, L. (2013). Sinirbilimin ABD Yüksek Mahkemesi’nin ergenlerin cezai sorumluluğu hakkındaki kararları üzerindeki etkisi. Nature Reviews Neuroscience, 14, 513–518.
UNICEF. (2020). Kanunla Çatışma İçindeki Çocuklar.
Zehr, H. (2002). Onarıcı Adaletin Küçük Kitabı. Good Books.
- Suça Sürüklenen Çocuklar Yetişkin Gibi Yargılanamaz - 18 Ağustos 2025
- Türkiye’de İnanç Haritası Değişiyor - 27 Temmuz 2025
- Unutulmayan İtiraz: Faik Ali ve Nesimi Bey - 8 Temmuz 2025