Uyuşturucuda Patlama: Devlet Kullanıcıyı Yakalar, Ticaret Büyür

Türkiye Adalet İstatistikleri ve İçişleri Bakanlığı’nın 2024 uyuşturucu raporu, son on yılda uyuşturucuya bağlı suçların sert biçimde arttığını, ancak mücadelenin esas olarak kullanıcılar üzerinde yoğunlaştığını ortaya koyarken, imal ve ticaret zincirinin yapısal olarak yerinde durduğunu gösteriyor.

Türkiye’de uyuşturucu suçları, son on yılda hem nicelik hem de nitelik bakımından dikkat çekici bir dönüşüm geçirdi. İçişleri Bakanlığı’nın 2024 Uyuşturucu Raporu ile Türkiye Adalet İstatistikleri 2024 verileri birlikte okunduğunda, tablo net: Yakalananların büyük çoğunluğu kullanıcı, suçtaki artış ise süreklilik gösteriyor. Bu durum, iktidarın “uyuşturucuyla kararlı mücadele” söylemi ile uygulamadaki öncelikler arasındaki derin çelişkiyi gözler önüne seriyor.

Kullanım Suçları Dört Kat Arttı

Adalet Bakanlığı verilerine göre, “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ya da kullanmak” (TCK 191) suçundan açılan dosyaların endeksi, 2015 yılı 100 kabul edildiğinde 2024’te 407’ye ulaştı. Bu, on yılda yaklaşık dört katlık bir artış anlamına geliyor.

Aynı dönemde uyuşturucu imal ve ticareti (TCK 188) suçlarında da ciddi bir yükseliş var. 2015’te 100 olan endeks, 2024’te 219’a çıktı. Artış oranı, kullanım suçlarına kıyasla daha sınırlı kalsa da, ticaret suçlarının da iki kattan fazla arttığını gösteriyor. Bu tablo, uyuşturucunun toplumsal yaygınlığının derinleştiğine işaret ediyor.

Yakalananların Yüzde 82’si Kullanıcı

İçişleri Bakanlığı’nın 2024 raporuna göre, yalnızca 2023 yılında 251 bin 851 uyuşturucu olayı kayda geçti. Bu olayların dağılımı, mücadelenin odağını açık biçimde ortaya koyuyor:

  • 207 bin 971 olay (%82,6): Kullanma amaçlı uyuşturucu madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak (TCK 191)
  • 38 bin 21 olay (%15,1): Uyuşturucu madde imal ve ticareti (TCK 188)
  • Geri kalan küçük oranlar ise teşvik, kolaylaştırma ve özel kanunlara muhalefet kapsamında

Bu veriler, kamuoyunda sıkça dile getirilen “baronlara dokunulmuyor” eleştirisini güçlendiriyor. Ekonomist İnan Mutlu’nun sosyal medya paylaşımında vurguladığı gibi, yakalananların ezici çoğunluğu kullanıcı; suç zincirinin üst halkalarına dair görünür bir kırılma ise yok.

Ceza Politikası: Tedavi Yerine Adli Takip

Veriler, uyuşturucuya yaklaşımda ceza hukukunun sosyal politika ve halk sağlığının önüne geçtiğini gösteriyor. Kullanıcı sayısındaki artış, bağımlılıkla mücadelede önleyici ve tedavi edici mekanizmaların yetersiz kaldığına işaret ederken, adli sistemin esas olarak “suçlu üretme” işlevi gördüğü eleştirilerini de beraberinde getiriyor.

Uluslararası örneklerde, özellikle Avrupa’da, uyuşturucu kullanımına ilişkin suçlarda cezalandırma yerine tedavi ve sosyal destek mekanizmaları öne çıkarılırken, Türkiye’de rakamlar tersine işaret ediyor: Daha fazla dosya, daha fazla adli işlem, ancak azalan bir arz değil, büyüyen bir pazar.

Siyasi Söylem İle Gerçeklik Arasındaki Uçurum

AKP iktidarı döneminde uyuşturucuyla mücadele, sık sık “büyük operasyonlar” ve “rekor yakalamalar” üzerinden kamuoyuna sunuluyor. Ancak on yıllık istatistikler, bu operasyonel başarının toplumsal sonuçlara yansımadığını gösteriyor. Kullanım suçlarındaki dört katlık artış, mücadelenin caydırıcı olmaktan çok, sorunu derinleştiren bir döngüye dönüştüğünü düşündürüyor.

Uyuşturucu suçlarındaki artış, aynı zamanda yoksulluk, işsizlik, kentleşme ve gençlik politikalarındaki yapısal sorunlarla da doğrudan bağlantılı. Bu boyut göz ardı edildiğinde, mücadele yalnızca polisiye bir faaliyete indirgeniyor.

Ne Değişmedi?

Rakamlar net: Uyuşturucu daha yaygın, kullanıcı sayısı daha fazla ve adli sistem daha meşgul. Buna karşın, ticaretin ve örgütlü yapının kırıldığına dair kamuoyuna yansıyan somut göstergeler sınırlı. Bu durum, “devlet baronlarla değil, kullanıcılarla mücadele ediyor” eleştirisini istatistiksel olarak da doğruluyor.


Kaynaklar:
– Türkiye Adalet İstatistikleri 2024, Adalet Bakanlığı
– İçişleri Bakanlığı 2024 Uyuşturucu Raporu
– İnan Mutlu’nun sosyal medya paylaşımları