Le Monde: İktidarın Ekran Yüzünün Düşüşü, Türkiye’de Güç Mücadelesini Açığa Çıkardı

Türkiye’de iktidara yakınlığıyla bilinen ünlü televizyoncu Mehmet Akif Ersoy’un gözaltına alınması ve hakkında açılan soruşturma, yalnızca bireysel bir adli dosyayı değil, iktidar blokunun içindeki derin güç çatlaklarını da görünür kıldı.

Yargı Dosyasının Ötesinde Bir Siyasi Tablo

İktidara yakınlığı ve kamuoyunu şekillendiren yayınlarıyla tanınan televizyon sunucusu Mehmet Akif Ersoy’un “uyuşturucu kullanımı” ve “çıkar karşılığı aracılık” suçlamalarıyla soruşturulması, Türkiye yargısında nadiren görülen bir tabloyu ortaya çıkardı. Savcılık dosyasına sonradan eklenen taciz ve cinsel saldırı iddiaları, davanın kapsamını genişletirken, sürecin siyasal arka planı tartışmaların odağına yerleşti.

Fransız Le Monde gazetesinin İstanbul muhabiri Nicolas Bourcier, bugünkü analizinde bu dosyanın sıradan bir adli vaka olmadığını vurgulayarak, Ersoy’un hedef alınmasının iktidar içi dengelerle doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çekti. Bourcier’ye göre dava, iktidar elitleri arasında giderek sertleşen bir “miras ve konum savaşı”nın yargı üzerinden yürütülen bir cephesine işaret ediyor.

Medya, Sadakat Ve Tasfiye Mekanizmaları

Mehmet Akif Ersoy’un yıllar boyunca iktidar söyleminin en güçlü medya taşıyıcılarından biri olması, dosyayı daha da çarpıcı kılıyor. Le Monde’un haberinde, Türkiye’de yargının yalnızca muhalefeti değil, güç dengeleri değiştiğinde iktidar içindeki aktörleri de hedef alan bir “tasfiye aracı”na dönüştüğü değerlendirmesi öne çıkıyor.

Analize göre, Ersoy’un yargılanması, rejim içi sadakatin artık mutlak bir güvence sunmadığını; medya figürlerinin de bu iç hesaplaşmalarda kolaylıkla gözden çıkarılabildiğini gösteriyor. Bu durum, Türkiye’de medya-siyaset-yargı üçgeninin ne denli geçirgen ve araçsallaştırılmış olduğuna dair çarpıcı bir örnek olarak değerlendiriliyor.

Yargı Sahnesinde Güç Mücadelesi

Türkiye’de son dönemde art arda gelen gözaltılar ve davalar, adliye koridorlarını bir hukuk alanından çok, iktidar içi hesaplaşmaların sahnesine dönüştürmüş durumda. Bourcier’nin ifadesiyle, “mahkeme salonları artık yalnızca adaletin değil, iktidar savaşlarının da oynandığı bir tiyatro.”

Bu çerçevede Ersoy dosyası, hem medya özgürlüğü hem de hukukun siyasal işlevi açısından kritik bir eşik olarak görülüyor. Dava sürecinin nasıl ilerleyeceği, yalnızca bir televizyoncunun kaderini değil, iktidar blokundaki güç dengelerinin hangi yönde evrileceğini de gösterecek.


Kaynaklar:

  • Le Monde, Nicolas Bourcier, “En Turquie, derrière la disgrâce d’un présentateur vedette, les luttes intestines du pouvoir”, İstanbul Mektubu