Kişi başına düşen millî gelir son beş yılda yüzde 113 artarken, ülkedeki ücret geliri sadece yüzde 70 yükseldi. Sosyal Medya hesabından Ozan Gündoğdu’nun dikkat çektiği veriler, Türkiye’de millî gelirin büyük bölümünün küçük bir sermaye grubunda toplandığını; ortalama gelirin ise geniş toplum kesimlerinin refahını gerçekte yansıtmadığını bir kez daha gösterdi.
Millî Gelir Artıyor, Ama Kim İçin?
Ekonomide en sık kullanılan göstergelerden biri olan kişi başına düşen millî gelir, devletin açıkladığı son hesaplamalara göre 8.400 dolardan 17.900 dolara çıkarak beş yılda yüzde 113 büyüdü. Kâğıt üzerinde parlak görünen bu artış, Ozan Gündoğdu’nun paylaştığı rakamlara bakıldığında, toplumun çok küçük bir bölümünün elde ettiği kâr, faiz ve rant gelirlerindeki sıçramadan kaynaklanıyor.
Millî gelir; ücret, faiz, kâr ve rant kalemlerinden oluşuyor. Ancak bu kalemler toplumda eşit dağılmıyor. Ücret gelirleri büyük çoğunluğun; faiz, rant ve kâr ise küçük bir sermaye azınlığının geliri. Dolayısıyla, millî gelir yükselse de, bu yükseliş ücrete dayalı geniş kitlelerin hayatında aynı şekilde hissedilmiyor.
Ücretlinin Gerçek Payı: Artış Var, Refah Yok
Gündoğdu’nun aktardığı verilere göre asgari ücret, beş yıl içinde 332 dolardan 567 dolara çıkarak yüzde 70 arttı, millî gelir artışının çok altında.
Üstelik Türkiye’de çalışanların yaklaşık yüzde 70’i ücretli. Geri kalan yüzde 30’un büyük bölümünü oluşturan çiftçilerin, küçük esnafın ve serbest meslek sahiplerinin gelir artışı da ücret artışına paralel seyrediyor.
Yani toplumun yüzde 80-90’ı, millî gelirde yaşanan sıçramanın yanından bile geçemiyor.
Bu nedenle kişi başına düşen millî gelir artarken insanların yaşamında bunu karşılayan bir refah hissiyatı oluşmuyor—çünkü ortalamayı yukarı çeken küçük bir sermaye grubunun servet genişlemesi.
Millî Gelir Neden Yanıltıcı Bir Gösterge?
Ekonomik eşitsizlik arttıkça “kişi başına millî gelir” göstergesi, toplumun gerçek gelir seviyesini açıklamaktan uzaklaşıyor.
Bir ülkede ortalama gelirin yüksek olması, gelirin nasıl bölüşüldüğünü söylemez.
Gelirin büyük bölümü küçük bir azınlıkta toplanıyorsa, ortalamalar yükselir, fakat geniş kesimlerin yaşam standartları yerinde sayar. Bu durum, Türkiye gibi bölüşüm adaletsizliğinin yapısal olduğu ekonomilerde sıkça görülür.
Bugün de yaşanan tam olarak budur:
Servet sahiplerinin zenginliği ortalamayı yükseltiyor, ancak toplumun büyük çoğunluğunun geliri aynı hızda artmadığı için millî gelir gerçeği perdeleyen bir “refah illüzyonu” yaratıyor.
- NHY / Ekonomist Ozan Gündoğdu’nun 2024 tarihli sosyal medya paylaşımında aktardığı veriler, TÜİK
















