“Kayyım Rejimi Emeğe Düşman: Van’da 223 İşçinin Direnişi 103. Gününde Adliye Önünde”

Van Büyükşehir Belediyesi’nde kayyım tarafından işten çıkarılan 223 işçinin “İşimize geri döneceğiz” diyerek başlattığı direniş 103. gününde adliye önünde sürdü. Sendikalar, avukatlar ve halkın katıldığı eylemde, kayyım rejiminin yalnızca halk iradesini değil, emeğin örgütlü gücünü de hedef aldığı vurgulandı.

“İrademiz Gasp Edildi, Emeğimiz Cezalandırıldı”

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve DİSK Genel-İş Van Şubesi öncülüğünde başlatılan direniş, kayyım tarafından işten çıkarılan 223 işçinin kararlılığıyla sürüyor.
“İşimize geri döneceğiz” şiarıyla 103 gündür süren eylem, Van Adliyesi önünde gerçekleştirildi. İşçiler, “223 işçinin haksız ve hukuksuzca işten çıkarılması kabul edilemez”, “Direne direne kazanacağız” pankartları açarken, sık sık “Bijî berxwedana kedkara”, “İşçiler burada hırsız kayyım nerede?” ve “Hak, hukuk, adalet” sloganlarını attı.

Eyleme, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Ekin Yeter, ÖHD Van Şubesi üyeleri, Van Barosu temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Basın açıklamasını Avukat Mustafa Özoral okudu.

“Kayyım Politikası, Halkın İradesine Karşı Kurumsal Bir Darbedir”

Avukat Özoral, 2016’dan bu yana uygulanan kayyım rejiminin yerel yönetimlerde halk iradesini tasfiye eden “kurumsallaşmış bir vesayet sistemi” haline geldiğini belirtti.
Özoral, “Kayyım atanan 94 belediyeden 954 memur KHK ile ihraç edilirken, 1913 işçi kayyım tarafından işten çıkarılmıştır. Toplamda 2 bin 867 kişinin anayasa ile güvence altına alınan çalışma hakkı, kayyım politikaları nedeniyle ihlal edilmiştir. Yaklaşık 5 milyon insanın seçme ve seçilme hakkı fiilen gasp edilmiştir” dedi.

2019 yerel seçimlerinden sonra da aynı politikanın devam ettiğini vurgulayan Özoral, “56 belediye eşbaşkanı ve çok sayıda meclis üyesi görevden alınmış veya uzaklaştırılmıştır. Her kayyım ataması, sadece bir yönetim değişikliği değil, halkın demokratik iradesine ve emeğin örgütlü gücüne yönelmiş bir saldırıdır” ifadelerini kullandı.

“Kayyım, Halkın Seçtiği Yönetimi Bilinçli Olarak İşlevsiz Kıldı”

Özoral, Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasının öncesinde, halkın oyuyla seçilen belediye yönetiminin Valilik aracılığıyla engellendiğini belirtti.
“Belediye, mevzuata uygun olarak Van Valiliği’nden arşiv araştırması talep etmiş, ancak Valilik bu talebe yanıt vermemiştir. Bu bile kayyım atamasının önceden planlandığını, halkın seçtiği yönetimlerin kasıtlı biçimde iş yapamaz hale getirildiğini gösteriyor” dedi.

Özoral’a göre süreç yalnızca idari bir işlem değil, siyasi bir hazırlığın parçasıydı: “Kayyım rejimi, halkın iradesini fiilen askıya alan, yerel demokrasiyi tasfiye eden bir yapıdır. İşten çıkarmalar, bu rejimin emeğe dönük ceza mekanizmasıdır.”

“Valilik Sorumluluğunu Gizliyor, Faturayı İşçiye Kesiyor”

Kayyım yönetiminin gerekçelerinden biri olarak öne sürdüğü “tamamlanmamış arşiv araştırmaları”nın da Valiliğin sorumluluğunda olduğunu belirten Özoral, “Valilik, yasal zorunluluğu olmasına rağmen belediyenin araştırma talebine cevap vermemiştir. Ardından bu ihmali gerekçe göstererek, hiçbir sorumluluğu olmayan işçileri işten çıkarmıştır” dedi.
Bu durumun hem hukuka hem idari sorumluluğa aykırı olduğunu vurgulayan Özoral, “Arşiv araştırmalarının gecikmesi, işçilerin değil idarenin sorumluluğudur. Buna rağmen tüm yük geçimini emeğiyle sağlayan işçilerin üzerine yıkılmıştır” diye konuştu.

“Kayyım Rejimi Emeği Susturmanın Adıdır”

Van’da 223 işçinin 103 gündür sürdürdüğü direniş, sadece bir iş hakkı mücadelesi değil; emeğin, iradenin ve yerel demokrasinin gaspına karşı bir direniş olarak görülüyor.
Sendika temsilcileri, “Kayyım rejimi yalnızca halkın seçtiği yönetimi değil, emeğin örgütlü gücünü hedef alıyor. Biz bu gasp düzenine boyun eğmeyeceğiz” diyerek dayanışma çağrısında bulundu.


  • NHY / Mezopotamya Ajansı, DİSK, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi