Türkiye eğitim sistemi, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla hazırlanan yeni müfredat üzerinden yeniden tartışma konusu oldu. DEM Parti Ağrı Milletvekili Nejla Demir’in Meclis gündemine taşıdığı eleştiriler, bu müfredatın pedagojik değil, ideolojik temellerle hazırlandığını gözler önüne seriyor.
Demir, kadın örgütlerinin tüm itirazlarına rağmen pilot uygulama olarak başlatılan müfredatın, 2025-2026 eğitim-öğretim yılında tüm okullarda yaygınlaştırılmak istendiğine dikkat çekti. Henüz sınırlı uygulama alanlarında bile müfredatın, özellikle kadınlar ve kız çocukları üzerinde dışlayıcı ve sınırlandırıcı etkiler yaratmaya başladığını vurguladı.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimden Çıkarıldı
Yeni müfredatta toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının tamamen çıkarılması, kadın hakları, eşit yurttaşlık ve kadına yönelik şiddetle mücadele gibi temel konuların ihmal edilmesi dikkat çekiyor. Demir, “Kadın kimliği yalnızca ‘annelik’ ve ‘aile içindeki geleneksel rol’ üzerinden tanımlanmakta; birey ve yurttaş olarak kadın yok sayılmaktadır” dedi.
Bu durum, eğitim politikalarının çocukların eşitlikçi ve özgür bireyler olarak yetişmesini engelleyen bir yapıya büründüğünü ortaya koyuyor. Eğitim uzmanları, kız çocuklarının toplumsal cinsiyet rollerine hapsedilmesinin, onların kamusal alanda görünürlüğünü azaltacağını ve eleştirel düşünceye sahip bireyler olarak yetişme hakkını kısıtlayacağını belirtiyor.
Bilimsel ve Çoğulcu Değerler İhlal Ediliyor
DEM Parti Milletvekili, müfredatın yalnızca toplumsal cinsiyet eşitliği açısından değil, bilimsel ve çoğulcu değerler açısından da kaygı verici olduğunu ifade etti. “İdeolojik amaçlarla hazırlanmış bu model; asimilasyoncu, dinsel inancı araçsallaştıran, bilim dışı ve cinsiyetçi unsurlar içeriyor” diyen Demir, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e konuyla ilgili kapsamlı sorular yöneltti.
Sorular arasında toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının bilinçli olarak çıkarılmasının gerekçesi, kadına yönelik şiddet ve kadın haklarının eğitimden çıkarılmasının pedagojik mi yoksa ideolojik bir tercih mi olduğu ve müfredatın çocukların eleştirel ve özgür bireyler olarak yetişmesini engelleyip engellemeyeceği yer aldı.
Uluslararası Yükümlülükler ve Eleştirilerin Görmezden Gelinmesi
Demir, Türkiye’nin taraf olduğu CEDAW ve benzeri uluslararası sözleşmelerin toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimini bir yükümlülük olarak tanımladığını hatırlatarak, yeni müfredatta bu yükümlülüklerin ihlal edilip edilmediğini sordu. Eğitim-Sen ve KESK gibi sendikaların eleştirilerinin Bakanlık tarafından dikkate alınıp alınmadığı, müfredatın geri çekilmesi veya gözden geçirilmesine yönelik plan olup olmadığı da Meclis gündemine taşındı.
Bu tartışma, yalnızca Türkiye içindeki eğitim politikaları açısından değil, aynı zamanda uluslararası yükümlülükler ve çocuk hakları açısından da ciddi bir sorgulama gerektiriyor.
Eleştirel Analiz: Eğitimde İdeolojinin Bedeli
Yeni müfredatın eleştirel analizinde öne çıkan temel sorun, eğitimin kamusal ve özgürleştirici niteliğinin ideolojik müdahalelerle tahrip edilmesi. Kadın kimliğinin “annelik” ve “geleneksel rol” üzerinden tanımlanması, toplumsal cinsiyet rollerinin doğal ve değişmezmiş gibi dayatılması anlamına geliyor. Bu durum, kız çocuklarının hem kamusal hem de bireysel haklarını sınırlandırıyor; aynı zamanda toplumun demokratik ve eşitlikçi gelişimini de geriye çekiyor.
Bilim dışı ve dinsel içeriklerin eğitim programına dahil edilmesi, öğrencilerin eleştirel düşünme yetilerini kısıtlamakta ve çoğulcu değerleri aşındırmaktadır. Eğitim bir araç olarak ideolojik amaçlara hizmet eder hale geldiğinde, yalnızca çocuklar değil, geleceğin toplumsal dokusu da risk altına girmiş olur.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli tartışması, eğitimde ideolojik müdahalelerin çocuk hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve bilimsel değerler üzerindeki etkilerini bir kez daha gündeme taşıdı. Uzmanlar ve kadın örgütleri, eğitim politikalarının evrensel insan hakları, toplumsal eşitlik ve özgür düşünce ilkeleri doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesi çağrısını yineliyor.
Yeni müfredatın uygulanması sırasında, şeffaf bir etki analizi ve kamuya açık denetim mekanizmalarının işletilmesi, Türkiye’de eğitim hakkının korunması açısından kritik önem taşıyor.
- Yeni Müfredat Tartışması: “İdeolojik, Bilim Dışı ve Cinsiyetçi Yaklaşım” - 20 Ağustos 2025
- Düzce’de Kuraklık Alarmı: Uğur Deresi Tamamen Kurudu - 24 Temmuz 2025
- Trakya’da Ayçiçeği Tarlaları Kuruyor: Doğa, Üreticiye Kapitalizmin Bedelini Ödetiyor - 20 Temmuz 2025