Memur ve memur emeklilerini ilgilendiren 8’inci Toplu Sözleşme görüşmeleri, hükümet ile Memur-Sen arasında herhangi bir anlaşmayla sonuçlanmadı. 1 Ağustos’ta başlayan görüşmelerde, hükümetin zam teklifleri sendikayı tatmin etmedi; ancak Memur-Sen, masada üretimden gelen gücünü kullanmak yerine, süreci hükümetin Hakem Kurulu’na taşımasının önünü açtı.
Bu durum, 6,5 milyona yakın memur ve emeklisini yakından ilgilendiriyor. Zira yasa gereği, tarafların anlaşamaması hâlinde Kamu Görevlileri Hakem Kurulu devreye giriyor ve zam oranlarını belirliyor.
Hükümetin teklifi: Oransal zam ve taban iyileştirmesi
Hükümetin sunduğu son teklif, 2026’nın ilk altı ayı için %11, ikinci altı ayı için %7; 2027’nin ilk altı ayı için %4, ikinci altı ayı için yine %4 zam öngörüyordu. Ayrıca taban aylıklarına bin lira iyileştirme önerisi de vardı. Sendikalar, özellikle taban aylıklarındaki düzenlemeyi bekliyordu, ancak hükümetten yeni bir teklif gelmedi.
Memur-Sen’in masadaki pasif tavrı, iktidarın çizgisinden sapmama stratejisiyle birleşince, hükümetin süreci Hakem Kurulu’na taşımak için elini güçlendirdi. Uzmanlar, kuruldan çıkacak kararın büyük ölçüde hükümetin istediği yönde olacağını öngörüyor.
Hakem Kurulu süreci: Çalışanlar kaybetmeye devam mı edecek?
Önümüzdeki süreçte taraflar üç gün içerisinde Hakem Kurulu’na başvuruda bulunabilecek. Kurul, 11 üyesiyle oransal zam konusunu görüşecek ve karar oy çokluğuyla alınacak. Yasaya göre, kurul 31 Ağustos’a kadar 2026 ve 2027 zam oranlarını belirleyecek.
Memur-Sen’in taktiksel pasifliği, çalışanlar arasında tepki yaratmaya başladı. “Sarı sendika bir kez daha memurları yarı yolda bıraktı” yorumları sosyal medyada ve sendika çevrelerinde yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Masada üretimden gelen gücü kullanmak yerine Hakem Kurulu’nun giden yolun önünü açması, eleştirmenlere göre, Memur-Sen’in iktidara teslimiyetini bir kez daha gözler önüne serdi.
Çalışanların geleceği belirsiz
Sonuç olarak, toplu sözleşme masasında Memur-Sen’in pasif tavrı ve hükümetin sert duruşu, memur ve emeklilerin beklentilerini karşılamaktan uzak bir tablo ortaya koyuyor. Hakem Kurulu’nun kararları ne olursa olsun, bu süreçte en büyük kaybı çalışanların yaşam standartlarındaki erime görecek.
Sendika tabanında, çalışanların haklarını savunmak yerine, iktidarın çizdiği sınırlar içinde hareket eden Memur-Sen’in sorumluluktan kaçtığı eleştirileri güç kazanıyor. Bu durum, Türkiye’de toplu sözleşme müzakerelerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor.
- Norveç, İsrail Maçı Gelirini Gazze’ye Bağışlıyor - 21 Ağustos 2025
- İsrail Ordusu Gazze’de İşgalin İlk Aşamasını Başlattı - 20 Ağustos 2025
- Üsküdar Meydanı’nda CHP’den Erdoğan’a Eleştiri: “Artık Yoruldu, Yaşlandı” - 20 Ağustos 2025