Birleşmiş Milletler (BM), Mart 2025’ten bu yana Suriye’de Alevi kadınlara ve kız çocuklarına yönelik sistematik kaçırma olaylarını belgeleyen çarpıcı bir rapor yayımladı. BM İnsan Hakları Konseyi’nin yayımladığı rapor, özellikle Lazkiye, Tartus, Hama, Humus, Şam ve Halep gibi kentlerde yaşları 3 ila 40 arasında değişen en az 38 kadın ve kız çocuğunun gündüz saatlerinde kaçırıldığını ortaya koyuyor.
Zorla Alıkoyma, Cinsiyet Temelli Saldırı ve Travma Politikası
Raporda, kadınların ve kız çocuklarının genellikle okula ya da akraba ziyaretine giderken ya da evlerinden kısa süreliğine ayrıldıklarında hedef alındığı vurgulanıyor. Olayların ardından ailelerin sistematik biçimde tehdit edildiği, kaçırılmalar hakkında kamuoyuna açıklama yapmalarının veya resmi mercilere başvurmalarının engellendiği bildiriliyor.
Bazı mağdurların kaçırıldıktan sonra uyuşturulduğu, fiziksel şiddete uğradığı ve özellikle kız çocuklarının zorla evlendirildiğine dair vakalara da yer verilen raporda, cinsiyet temelli bu saldırıların “Alevi kadınlara yönelik sistematik ve hedefli bir kampanyanın parçası” olduğu ifade ediliyor. Rapora göre bu uygulamalar yalnızca bireysel travmaları değil, aynı zamanda toplumsal çözülmeyi ve cezasızlığı da pekiştiriyor.
Suriye Geçiş Hükümeti’ne Sert Eleştiri
Birleşmiş Milletler raporunda, Suriye Geçiş Hükümeti’nin olaylara karşı yeterli ve zamanında tepki vermediği net biçimde vurgulanıyor. Kaçırılan kişilerin yakınlarının başvurularının çoğu zaman kayıt altına bile alınmadığı ifade edilirken, hükümetten derhal kapsamlı, bağımsız ve tarafsız soruşturmalar yürütmesi; failleri yargılaması ve mağdurların korunmasını sağlaması talep ediliyor. Raporda, geçici hükümete ayrıca kayıpların akıbetini araştırma sorumluluğu ve adalet sistemine olan güveni yeniden tesis etme görevi de hatırlatılıyor.
Azınlık Topluluklara Yönelik Artan Tehdit
BM raporunda yalnızca Alevi kadınlara değil, Suriye’deki diğer azınlıklara yönelik saldırılar da gündeme getiriliyor. Özellikle 13 Temmuz 2025’te Süveyda’da kimliği belirsiz silahlı gruplarca onlarca Dürzi sivilin katledilmesi hatırlatılarak, bu tür topluluklara yönelik saldırıların ciddi bir güvenlik tehdidi haline geldiği vurgulanıyor. BM, azınlıkların korunmasının artık “acil ve yaşamsal bir öncelik” olduğunu belirtiyor.
Katledilen Kadın Sayısı 635’i Aştı
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Rassed Ağı ve Suriye İnsan Hakları Ağı’nın ortak verilerine göre, 2025 yılının başından bu yana Suriye genelinde en az 635 kadın öldürüldü. Bu istatistikler, yalnızca doğrudan silahlı saldırılara değil, aynı zamanda sistematik kadın cinayetlerine işaret ediyor.
Ajansa Haber (ANHA) ise, 2025 yılı boyunca 400’den fazla kadının kaçırıldığını ve akıbetlerinin hâlâ bilinmediğini bildirdi. Bu vakalar arasında, Temmuz ayında Süveyda’daki askeri operasyonlar sırasında kaybolan ve büyük bölümü hâlâ bulunamayan 70 kadının da yer aldığı ifade ediliyor.
Sessizlik Duvarını Aşan Kadın İnisiyatifi
Söz konusu gelişmelerin ardından kadın örgütleri de harekete geçti. “Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi”, geçtiğimiz hafta Lazkiye, Tartus, Humus, Hama, Şam, Süveyda ve Halep’te eş zamanlı eylemler gerçekleştirme kararı aldı. İnisiyatif, kadınlara yönelik kaçırma, tecavüz, zorla evlendirme ve katliam politikalarına karşı kamuoyu oluşturmayı ve uluslararası kurumları harekete geçirmeyi hedefliyor.
Kadın Bedeni Üzerinden İnşa Edilen Egemenlik
Suriye’de yaşanan bu tür saldırılar, yalnızca bir iç savaşın veya yerel çatışmaların yan ürünü değil; aksine, kadın bedeni üzerinden kurulan egemenlik ilişkilerinin, cinsiyet temelli tahakküm mekanizmalarının ve mezhepsel-militarist stratejilerin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Özellikle Alevi kadınları hedef alan bu uygulamalar, sadece inanç ve kimlik temelinde değil, aynı zamanda patriyarkal şiddet rejimiyle iç içe geçen bir siyasal mühendisliğin parçası olarak okunabilir.
Kadınlara yönelik bu tür kaçırmaların sistematikleşmesi, yalnızca bireysel şiddet olarak değil, sosyal dokunun çökertilmesine yönelik bir araç olarak değerlendirilmelidir. Cezasızlık, kolluk güçlerinin sessizliği ve devlet organlarının işlevsizliği bu şiddet rejimini pekiştiren temel etkenler olarak öne çıkıyor.
- NHY / Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Raporu, Artı Gerçek, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Rassed Ağı, Ajansa Haber (ANHA)