Cumhuriyet Halk Partisi’nin altıncı genel başkanı, Türkiye basınının duayen isimlerinden, gazeteci-yazar ve ANKA Haber Ajansı’nın kurucusu Altan Öymen, bugün İstanbul’da sonsuzluğa uğurlandı. Teşvikiye Camii’nde ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından, Öymen’in naaşı Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Törene CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yanı sıra eski genel başkanlar Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın da katıldı.
Bir Devrin Tanığı: Altan Öymen’in Ardından Sessiz Bir Vedalaşma
Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinde kalemiyle, sözleriyle ve siyasetteki duruşuyla iz bırakan Öymen’in ardından yapılan konuşmalarda, sadece bir bireyin değil, bir dönemin kaybı dile getirildi. Altan Öymen, Türkiye siyasetinde temiz kalmayı başaran az sayıdaki isimden biri olarak tanımlandı. Ne patrona ne iktidara boyun eğen gazeteciliği, onu Türkiye basınının vicdanlı hafızası hâline getirmişti.
CHP lideri Özgür Özel, mezar başında yaptığı açıklamada, Öymen’in temsil ettiği değerlere vurgu yaptı: “Hep iyiden yana bakmayı öğütlerdi. Kötümserliği reddederdi. Ne kadar öğrenebildik, bilmiyorum ama Altan Öymen’i burada bırakıyoruz şimdi.”
Masumiyetin Savunucusu, Ön Yargısızlığın Sözcüsü
Öymen’in dillere pelesenk olan sözlerinden biri, ölümünden sonra yeniden hatırlandı. Özel’in aktardığına göre Öymen şöyle derdi: “Bizim memlekette bir adamın eli çiçek kokuyorsa derler ki ‘Yakalayın, çiçekleri koparmış!’ Ne biliyorsun, belki de dikmiştir.” Bu cümle, onun yaşamı boyunca taşıdığı masumiyet karinesine ve yargısız infazlara karşı net duruşuna dair bir simge hâline geldi.
Bu duruş, Türkiye’de gerek basın alanında gerekse siyasal zeminde sistemin olağanlaştırdığı baskı tekniklerine karşı bir itiraz olarak okunmalı. Altan Öymen, yazarlığı boyunca baskı rejimlerine karşı hakikatin peşinden gitmeyi seçti. Basını, sermayenin ya da iktidarın değil, halkın sesi olarak gördü. Bu yönüyle Türkiye’de alternatif medya geleneğinin öncüllerinden biri kabul edilebilir.
Neoliberal Siyasetin Kıskacında Direngen Bir Hafıza
Törende hazır bulunan CHP’nin önceki genel başkanları Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın’ın varlığı, Öymen’in partideki mirasının taşıdığı sembolik değeri pekiştirdi. Neoliberal dalganın siyaseti kuşattığı 1990’larda bile sosyal adalet, demokrasi ve halk egemenliği gibi kavramları terk etmeyen bir genel başkan olarak hatırlandı.
Özgür Özel’in “Ne partide ne Türk basınında yeri dolmaz bir ismi burada bırakıyoruz” sözleri, aslında sistemin yedeklemediği, piyasaya devretmediği bir etik duruşun kaybına işaret ediyor. Öymen’in gidişi, partili siyaset için olduğu kadar muhalif gazetecilik için de bir boşluk yaratıyor.
Sessizce Ayrılanlar, En Çok Söyleyecek Sözü Olanlardır
Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilen Altan Öymen, yaşamı boyunca sözün gücüne, adaletin anlamına ve halkın iradesine inanmıştı. Bu uğurda ne kalemini satmıştı ne de duruşunu bozmuştu. Şimdi aramızdan ayrılırken geriye yalnızca bir biyografi değil, bir mücadele mirası bırakıyor.
Bu miras, bugünün medya düzeninde yalnızca bir hatıra değil, aynı zamanda bir direnç çağrısıdır. Çünkü Öymen, yalnızca geçmişin tanığı değil, geleceğin vicdanıdır. Ve bu vicdan, bugünün karanlık ekranlarında, sansürlü manşetlerinde hâlâ bir yankı olarak varlığını sürdürüyor.
- Mahkemeden Kesin Karar: 1 Mayıs’ta Taksim Yasağı Hukuksuz - 13 Ağustos 2025
- Özgür Özel’den AK Parti’ye: “Kuruluş Yıldönümü Hediyen Geliyor, Yarın 12’yi Bekle” - 13 Ağustos 2025
- CHP’li Ömer Günel’den Çerçioğlu’na “İstifa” Çağrısı - 13 Ağustos 2025