Zeytinlikleri, ormanları ve köyleri hedef alan Maden Yasası’na karşı direnişe AKP’li milletvekillerinden sert müdahale. Meclis Genel Kurulu’nda yaşanan arbede, kameralara böyle yansıdı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen ve özellikle Limak, İC İÇTAŞ ve Aydem Enerji gibi büyük şirketlerin maden faaliyetlerini kolaylaştıracağı eleştirileriyle gündeme gelen Maden Yasası teklifine yönelik direniş, fiziki saldırıyla bastırılmak istendi. Sosyal medyada paylaşılan görüntülere göre, yasa teklifine itiraz eden muhalefet milletvekilleri AKP’li vekillerin doğrudan fiziksel müdahalesiyle karşılaştı. Görüntülerde, özellikle Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu Üyesi DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca’nın üzerine önce AKP’li kadın vekillerin, ardından da erkek vekillerin yürüyerek fiziki baskı kurmaya çalıştığı açık biçimde görülüyor.
“AKP’nin Patron Vekilleri Yasayı Zorbalıkla Geçirmeye Çalışıyor”
Meclis’te yaşanan bu gerilim, kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. O anları sosyal medya hesabından paylaşan milletvekili, “AKP’li vekiller zorbalıkla yasa geçirmeye çalışıyor. Önce kadın vekiller, sonra erkek vekiller üzerime yürüyerek saldırdı. İşte AKP’nin şirket CEO’su gibi davranan vekillerinin mecliste yasa geçirme şekli bu,” dedi. Paylaşımın sonunda ise “AKP yasanı al başına çal! #MadenYasasınıGeriÇek” etiketiyle halkın mücadelesine çağrı yapıldı.
Gazeteci Bahadır Özgür de söz konusu videoyu alıntılayarak şu yorumu yaptı: “Limak, İC İÇTAŞ ve Aydem Enerji’yi savunmak için AKP’li vekiller kendilerini parçalıyor!” Bu yorum, söz konusu yasa değişikliğinin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda ekonomik çıkar ilişkileri üzerinden okunması gerektiğine dikkat çekti.
Zeytinliklere, Köylere, Ormanlara Yönelik Saldırı: Muğla Direnişi ve Açlık Grevleri
Maden Yasası’na yönelik muhalefet yalnızca Meclis salonlarında değil, köylülerin ve ekoloji örgütlerinin sahada yürüttüğü direnişle de sürüyor. Muğla’nın Milas ve Yatağan ilçelerinde Limak ve YK Enerji’nin termik santralleri için zeytinlikler ve orman alanlarında başlattığı maden genişletme projelerine karşı köylüler aylardır nöbet tutuyor. İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda ağaç kesimlerine karşı halk barikat kurmuş, gözaltılara rağmen geri adım atmamıştı.
2024 yazında ağaçların kesilmesine karşı başlayan direniş, aynı zamanda Türkiye’de çevre hakkı, yaşam alanlarının korunması ve enerji politikaları açısından bir kırılma noktası haline gelmişti. Zeytinlik sahalarının maden sahalarına dönüştürülmesini mümkün kılan düzenlemelere karşı yapılan itirazlar, Danıştay kararlarıyla kısmen haklı bulunsa da yasal düzenlemelerle yeniden gündeme getiriliyor.
Geçtiğimiz aylarda köylülerden bazıları, açlık grevine başlamış; köy meydanında, “Zeytin için yaşamak ve ölmek arasında fark yok artık” diyerek bedenlerini bu talana karşı siper etmişti. Köylülerin bu kararlılığı, yasanın geri çekilmesi için toplumun geniş kesimlerinden destek bulmuştu.
Talan Yasası Meclis’ten Geçti mi, Mücadele Sürüyor
Maden Yasası, mevcut haliyle kamu yararını geri plana iterek enerji şirketlerinin önünü açtığı yönünde eleştiriliyor. Yasa, yerel halkın rızası olmadan zeytinliklerin maden sahası ilan edilebilmesine, çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporlarının hızla geçiştirilmesine ve kamulaştırmanın şirket lehine kolaylaştırılmasına imkân tanıyor.
Bu düzenlemeyle birlikte Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında zeytinliklerin, tarım arazilerinin ve kıyıların madencilik, enerji ve inşaat şirketlerine peşkeş çekilmesi endişesi büyüyor. AKP’li vekillerin bu düzenlemeyi “milletin çıkarı” olarak sunmaya çalışmasına karşın muhalefet, yasanın açıkça “şirketlerin lehine” hazırlandığını ve Meclis’te yaşanan zorbalığın da bunun göstergesi olduğunu savunuyor.
Direniş Sürüyor
“AKP yasanı al başına çal” sloganı yalnızca bir öfke ifadesi değil, aynı zamanda bu yasaya karşı yükselen toplumsal muhalefetin kararlılığının da işareti. Gerek Meclis’teki vekillerin fiili saldırılar karşısındaki direnişi, gerekse sahada köylülerin açlık grevi pahasına yürüttüğü mücadele, bu ülkenin sadece sermaye çıkarlarıyla değil halk iradesiyle de şekillendiğini gösteriyor. Talana karşı mücadele yalnızca bir çevre meselesi değil; aynı zamanda yaşam, adalet ve demokrasi mücadelesi.
- Fatih Altaylı İçin Yasa Ters Yüz Edildi: Savcılık Yetkisiz Kararla Yayın Engeli Aldı - 13 Ağustos 2025
- Buğra Gökçe: “Depremde Ölmek Kader Değil, Zihniyet Meselesi” - 13 Ağustos 2025
- Ahmet Şık’tan Komisyona “Tutuklu ve Hükümlü İsimlerle Görüşme” Önerisi - 13 Ağustos 2025