Levent Köker: Türkiye’de post-Kemalizm gerçekleşmedi, post-faşizm yükseliyor

Levent Köker

Hukukçu ve siyaset bilimci Levent Köker, Türkiye’nin siyasi ve kültürel sorunlarının kaynağının Kemalist ideoloji olduğunu ve bunun eleştirilerek aşılması gerektiğini savunduğu bir makalesinde, bunun yerine post-faşizme doğru gittiğini iddia etti. Köker, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda Sinan Oğan’ın Erdoğan’a desteğini açıklamasının da bu yönelimi gösterdiğini belirtti.

Artı Gerçek’te yayınlanan “Post-Kemalizm derken geldi çattı post-faşizm” başlıklı makalesinde Köker, 22 yıl önce yazdığı bir yazıda Kemalizm’in eleştirilerek aşılmasını ifade eden “post-Kemalizm” kavramını hatırlattı. Köker, post-Kemalizmin demokratikleşmenin ön şartlarından biri olduğunu ancak gerçekleşemediğini ve değişimin Kemalist/Atatürkçü paradigmanın içerdiği otoriterliği daha totaliter bir yöne taşıdığını öne sürdü.

Köker, makalesinde post-Kemalizm kavramının Türkiye’de sosyal bilimler alanında 1980 sonrasında ortaya çıkan ve Türk resmi tarihçiliğini sorgulayan bir akım olduğunu anlattı. Post-Kemalistlerin Şerif Mardin’in merkez-çevre kuramından yola çıkarak asker-bürokrat sınıfın toplumu dışladığını ve baskıcı bir modernleşme uyguladığını eleştirdiğini belirtti. Post-Kemalistlerin ayrıca Atatürk döneminde yapılan devrimlerin tepeden inmeci ve şekilci olduğunu ve kadın devrimlerinin paternalistik yapısını da sorguladığını ifade etti.

Köker, post-Kemalistlerin Türkiye’nin demokratikleşmesi için Kemalizm’i aşacak bir “post-post-Kemalizm” paradigmasına ihtiyaç duyduklarını ancak bunun gerçekleşmediğini söyledi. Köker, bunun yerine Türkiye’de ve dünyada yükselen popülist otoriter hareketlerin klâsik faşizmin pek çok özelliğini taşıdığını ancak seçimle iktidara gelmeyi kabul ettikleri için post-faşizm olarak adlandırılabileceğini söyledi. Köker, AKP’nin de bu hareketlerden biri olduğunu ve Kemalizm’i demokrasi yönünde aşmak yerine Erdoğan’a benzeyen bir karakter sergilediğini ileri sürdü.

Köker, makalesinin sonunda şu ifadeleri kullandı: “Pek çok kişi ile bu karakterin gittikçe Erdoğan’a benzeyecek olması beni Türk siyaseti açısından en çok endişelendiren şeylerden biri olmuştur.”