Pendik’te üç çocuğun yaşamını yitirdiği ev yangını, yoksulluk, güvencesizlik, barınma koşulları ve çocuk koruma sistemindeki yapısal boşlukların ortaklaştığı ağır bir toplumsal risk tablosunu yeniden görünür kıldı. Uzmanlar bu ölümlerin “tesadüf” değil, her kış tekrarlanan “yoksulluk yangınları” olduğuna dikkat çekiyor.
Mahallede yürek burkan tablo
BBC News Türkçe’den Mahmut Hamsici’nin haberine göre Pendik’in Fevzi Çakmak Mahallesi’nde perşembe sabaha karşı çıkan yangında üç çocuk —Cennet Çelikkol (9), Zülfikar Sepetci (5) ve Özden Sepetci (2)— hayatını kaybetti. Olay anında anneleri hastanede, babaları ise cezaevindeydi. Yanmaktan kurtulan 11 yaşındaki Muhammed Ali Çelikkol’un yoğun bakımda tedavisi sürüyor.
Sıvasız duvarları, eski eşyalarla dolu girişi ve demir parmaklıklı pencereleriyle dikkat çeken yapıda ısınmanın elektrikli ısıtıcıyla sağlandığı, yangının büyük ihtimalle aşırı yük bindirilen bir prizde başladığı belirtiliyor. Mahalleli, çocukları kurtarmak için demir parmaklıkları ve camları kırdıklarını, ancak çabalarının sonuçsuz kaldığını anlatıyor.
Mahalle muhtarı Yıldıray Oktay’a göre aile, iki ay önce taşınmış, kağıt toplayarak geçimini sağlayan genç bir anne-babaya sahipti. Çocukların herhangi bir okul öncesi kuruma ya da okula gitmediği aktarılıyor.
Roman alelerde derin yoksulluk ve güvencisizlik
Açık Alan Derneği ve Derin Yoksulluk Ağı’ndan Önder Uçar, ailenin profilinin sahadaki derin yoksulluk döngüsüyle örtüştüğünü belirtiyor: çok erken yaşta evlilikler, kayıt dışı çalışma, güvencesiz gelir ve çocukların bakım hizmetlerine erişememesi.
Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Başkanı Ali Mendillioğlu ise Roman ailelerin kağıt toplayıcılığı sektöründe en ağır koşullarda çalıştığını vurguluyor. Bu ailelerde çocukların evde yalnız bırakılmasının yaygın olduğunu, barınma koşullarının yangın riskini artırdığını söylüyor.
“Yoksulluk yangınları” yapısal sorunlar ve ihmal
FİSA Çocuk Hakları Merkezi’ne göre Türkiye’de yalnızca geçen yıl 29 çocuk yangınlarda hayatını kaybetti. Uzman Ezgi Koman bu ölümleri “yoksulluk yangınları” olarak tanımlıyor ve Aralık-Mart döneminde yangınların “sistematik biçimde” arttığını vurguluyor.
Koman’a göre Türkiye’de etkili bir çocuk koruma sistemi bulunmuyor; yoksul ailelerin kreş, bakım, ısınma ve güvenli barınma hizmetlerine erişimi yok. Elektrikle ısınma gibi riskli yöntemlerin zorunluluk haline gelmesi, yangın önleyici mekanizmaların evlerde bulunmaması çocuk ölümlerini kaçınılmaz hale getiriyor.
“Kanıksamamalıyız”: Politika eksikliği ve sorumluk
Uzmanlar, bu ölümlerin münferit değil, yapısal olduğunu ve her yıl yinelenen bir kader gibi karşımıza çıktığını belirtiyor. Barınma hakkından kreş erişimine, sosyal yardımlardan güvenli ısınma altyapısına kadar geniş bir alanda acil politika gereksinimi olduğu vurgulanıyor.
Derin Yoksulluk Ağı’ndan Uçar, sosyal yardım programlarının bütüncül olmadığı için etkisiz kaldığını, İzmir’de geçen yıl 5 çocuğun öldüğü yangının geniş gündem oluşturmasına karşın Pendik’teki facianın daha sınırlı tartışılmasının “kanıksama” tehlikesine işaret ettiğini söylüyor.
- NHY / BBC News











