Otoriter Liderlerin Ortak Yönetim Stratejisi: Aynı İsimlere Birden Fazla Görev

ABD’de Donald Trump’ın yakın çevresindeki siyasetçilere ve danışmanlara aynı anda birden fazla üst düzey görev vermesi tartışma yaratırken, bu uygulamanın yalnızca Amerika’ya özgü olmadığı görülüyor. Dünyanın birçok ülkesinde otoriter eğilimler sergileyen liderler, yönetim kadrolarını güven duydukları dar bir çevreyle sınırlayarak devletin farklı kurumlarını aynı isimler üzerinden kontrol etmeyi tercih ediyor.

Trump Yönetiminde “Çift Şapka” Dönemi

The Atlantic’in haberine göre, Trump kabinesinde ve federal kurumlarda birçok kişi aynı anda iki, hatta üç farklı pozisyonda görev yapıyor. Senatör Marco Rubio’nun, Dışişleri Bakanlığı’nın yanı sıra ulusal güvenlik ve USAID gibi kritik kurumların başına vekaleten atanması dikkat çekici örneklerden biri.

Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanı Stephen Miran’ın aynı zamanda Federal Rezerv Yönetim Kurulu’na aday gösterilmesi ise çıkar çatışması tartışmalarını alevlendirdi. Hukukçulara göre, bu tür atamalar yalnızca etik sorun doğurmuyor; aynı zamanda yürütme organının bağımsız kurumlar üzerindeki etkisini artırıyor.

Erdoğan’ın “Çoklu Görev” Atamaları

Benzer bir yöntem Türkiye’de de görülüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uzun süredir güvendiği isimleri birden fazla kritik göreve atayarak hem siyasi kontrolünü pekiştiriyor hem de sadakat ilişkisini güçlendiriyor. Bazı bürokrat ve danışmanlar aynı anda hem kamu kurumlarında hem de devlet şirketlerinde yönetim kurulu üyeliği yürütüyor. Bu uygulama, kamu kaynaklarının dar bir elit çevreye aktarılması eleştirilerini beraberinde getiriyor.

Muhalefet, bu atamaların liyakat ilkesini zedelediğini ve devlet yönetimini dar bir klik içinde döndürdüğünü savunuyor.

Putin’den Orban’a: Sadakatin Kadro Siyaseti

Rusya’da Vladimir Putin, 2000’li yıllardan itibaren eski KGB bağlantıları olan yakın çevresini devletin kritik kademelerine yerleştirdi. “Siloviki” olarak bilinen bu kadrolar, güvenlikten enerji sektörüne kadar geniş bir alanda aynı isimlerin birden fazla görev üstlendiği bir sistem yarattı.

Macaristan’da Viktor Orbán da benzer biçimde güvenilir gördüğü az sayıdaki isme ekonomik ve siyasi alanlarda yetki vererek devletin farklı organlarını dar bir kadroyla kontrol altında tutuyor. Bu yöntem, hem içerde muhalefeti zayıflatıyor hem de liderin güvenlik hissini pekiştiriyor.

Devletin “Dar Kadro”ya Teslimi

Uzmanlara göre, otoriter liderlerin aynı isimlere farklı görevler vermesi sadece ayrıcalık yaratma meselesi değil; daha çok güvenlik ve kontrol ihtiyacının bir sonucu. Liderler, sadakatinden emin olmadıkları bürokratlara yetki vermek yerine, az sayıdaki güvenilir kişiyi döne döne farklı pozisyonlara atayarak iktidarlarını sağlamlaştırıyor.

Ancak bu durumun sonucu, devlet kurumlarının etkinliğinin azalması, çıkar çatışmalarının artması ve kamu yönetiminde liyakat ilkesinin ortadan kalkması oluyor. Nihayetinde ortaya çıkan tablo, daha merkeziyetçi ama daha kırılgan bir yönetim modeli.