Cumartesi Anneleri 1064’üncü Buluşmasında Mehmet Salim Acar İçin Adalet İstedi

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1064’üncüsünü gerçekleştirdi. Karanfiller ve kayıplarının fotoğraflarıyla meydanda buluşan aileler, bu hafta 31 yıl önce Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde kaybettirilen Mehmet Salim Acar’ın dosyasını gündeme taşıdı.

“Beyaz Toros”la zorla götürüldü

Basın açıklamasını okuyan Cumartesi Annesi İkbal Eren, çiftçilik yapan Mehmet Salim Acar’ın 20 Ağustos 1994’te 13 yaşındaki oğlu ve bir çiftçiyle birlikte pamuk tarlasında çalışırken “Beyaz Toros” marka araçla gelen kişiler tarafından zorla götürüldüğünü anlattı. Tanıkların ifadesine göre, Acar elleri, gözleri ve ağzı bağlı halde araca bindirilmişti. O sırada bölgede bulunan bir başka otomobilin de Toros’a eşlik ettiği ve araçların Bismil Jandarma Taburu’na doğru gittiği aktarıldı.

Acar’ın ailesi, gözaltı bilgisini almak için hem yereldeki askeri, adli ve idari makamlara hem de Cumhurbaşkanlığı, İçişleri, Adalet ve İnsan Hakları Bakanlığı’na başvurdu. Ailenin temel talebi, Acar’ın can güvenliğinin sağlanmasıydı.

İç hukuk yolları tıkandı

Eren, dönemin Bismil İlçe Komando Tabur Komutanı İzzet Cural ve jandarma görevlisi Ahmet Babayiğit hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu hatırlattı. Ancak Diyarbakır İl İdare Kurulu 1997’de “yeterli delil yok” gerekçesiyle yargılama yapılmamasına karar verdi. Etkin bir soruşturma yürütülmediğini belirten Eren, “Ailenin tüm çabalarına rağmen iç hukuk yolları tıkandı. Baskı ve tehditlere rağmen verdikleri mücadele sonuçsuz bırakıldı” dedi.

AİHM ihlal kararı verdi

İç hukuk yollarından sonuç alamayan Acar ailesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Türkiye, AİHM’e gönderdiği savunmada etkin soruşturma yapılmadığını kabul ederek, yaşam hakkının ihlali nedeniyle üzüntü duyduğunu bildirdi. Devlet, aileye tazminat teklifinde bulundu ancak aile, “ihlalin mahkeme kararıyla tespit edilmesini” istedi.

AİHM, 8 Nisan 2004’te verdiği kararla Türkiye’nin yaşam hakkını ihlal ettiğine hükmetti. Kararın devlet açısından bağlayıcı olduğunu vurgulayan Cumartesi Anneleri, “Aradan 31 yıl geçse de Mehmet Salim Acar’ın gözaltında kaybedilmesini etkin biçimde soruşturmak ve adaleti sağlamak devletin yükümlülüğüdür” dedi.

Oğlundan mektup: “Bir gün kemiklerini bulacağım”

Eylemde, Acar’ın oğlu İhsan Acar’ın gönderdiği mektup da okundu. Çocuk yaşta babasının kaybedilişine tanıklık eden İhsan Acar, “Beyaz Toros uzaklaşırken çıkardığı tozları yuttum. İlk kez o gün kendimden utandım. Çünkü hiçbir şey yapamamıştım” ifadelerini kullandı.

Babası kaybedildikten sonra “evin reisi” olmak zorunda kaldığını anlatan Acar, “31 yıl geçti ama onu bulma umudundan bir an olsun vazgeçmedim. Bir gün bir torba içinde o dağ gibi adamın kemiklerini verecekler biliyorum. Bu umutla yaşıyorum” dedi.

İhsan Acar, mektubunu şu sözlerle tamamladı: “Bizler kocaman bir aile olduk. Bir mezarın düşünü kuran bizler, o düşün peşini ancak mezarda bırakırız. Kayıplar bulunacak, failler yargılanacak.”