Ankara’da MEB önünde düzenlenen MESEM protestosu ile Karaman ve Denizli’de yaşanan çocuk işçi ölümleri ve ağır yaralanmalar, “eğitim” adı altında kurulan emek rejiminin çocuklar için nasıl ölümcül bir sömürü alanına dönüştüğünü bir kez daha ortaya koydu.
MESEM Karşıtı Protestolar MEB Önüne Taşındı
Gençlik örgütleri ve siyasi partilerin çağrısıyla Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde bir araya gelen yüzlerce kişi, Mesleki Eğitim Merkezleri’nde (MESEM) çocuk işçiliğine ve artan çocuk ölümlerine karşı eylem yaptı. Protestoda, “MESEM’lerde çocuk katliamına son” ve “Kaza değil cinayet, kader değil katliam” sloganları öne çıktı. Açıklamada, MESEM’i protesto ettikleri gerekçesiyle tutuklanan 16 Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi gencin serbest bırakılması talep edildi.
Eylemciler, 2025 yılı içinde çalışırken hayatını kaybeden çocuk sayısının 91’e ulaştığını belirterek, çocuk ölümlerinin münferit kazalar değil, sistematik bir emek rejiminin sonucu olduğunu vurguladı.
Çocuk İşçi Ölümleri: İstisna Değil Sistem
Karaman Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan 17 yaşındaki Afganistanlı Zahra Hosseini’nin iş cinayetinde hayatını kaybetmesi, çocukların ve özellikle mülteci çocukların en güvencesiz alanlarda çalıştırıldığını bir kez daha gösterdi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre Hosseini’nin ölümüyle birlikte 2025’te yaşamını yitiren çocuk işçi sayısı 91’e yükseldi.
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı ve İSİG Meclisi gönüllüsü Deniz İpek, çocuk işçi ölümlerinin uygulanan emek politikalarının doğrudan sonucu olduğunu belirterek, çocuk emeğinin bilinçli biçimde sermayeye “ucuz ve denetimsiz bir kaynak” olarak sunulduğunu ifade etti.
‘Eğitim’ Adı Altında Sömürü
Uzmanlara göre MESEM programı, çocuk işçiliğini meşrulaştıran temel araçlardan biri haline geldi. Deniz İpek, milyonlarca çocuğun asgari ücretin üçte biri karşılığında, iş güvenliği olmaksızın çalıştırıldığını belirterek, bu yapının çocukları geleceksizliğe sürüklediğini söyledi.
Denizli’de yaşanan ve 13 ile 16 yaşındaki iki çocuğun ağır yaralanmasına yol açan atölye kazası da, çocukların en tehlikeli işlerde denetimsiz biçimde çalıştırıldığını ortaya koydu. Uzmanlar, bu tür vakaların yoksulluğu derinleştiren ve güvencesizliği kalıcı hale getiren politikaların kaçınılmaz sonucu olduğuna dikkat çekiyor.
Toplumsal Tepki Ve Siyasi Sorumluluk Çağrısı
MEB önündeki açıklamada, çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi ve MESEM programının kaldırılması çağrısı yinelendi. Protestocular, “Yeni bir güne çocuk ölümü haberiyle uyanmayı reddediyoruz” diyerek, devletin eğitim ve çocuk koruma sorumluluğunu sermaye lehine terk ettiğini savundu.
Uzmanlar ve sivil toplum örgütleri, çocuk emeğinin yasaklanması, etkin denetim mekanizmalarının kurulması ve MESEM’in derhal sonlandırılması gerektiği konusunda ortaklaşıyor.
- NHY / Anka Haber Ajansı; İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG)










