Londra, Paris ve Berlin yönetimleri, İsrail’in yayılmacı politikalarına ve Filistinlilere uyguladığı yapısal şiddete karşı ortak ses yükseltti
İngiltere, Fransa ve Almanya’dan oluşan E3 ülkeleri, 23 Temmuz 2025’te yayımladıkları ortak açıklamada İsrail’in Batı Şeria’da artan ilhak tehditlerini açıkça kınadı. Açıklamada, İsrail’in, uluslararası hukuk uyarınca işgal altındaki topraklar üzerinde tek taraflı egemenlik kurma çabalarının kabul edilemez olduğu vurgulandı. Üç ülke, Batı Şeria’daki yerleşimci yayılmacılığı, ilhak niyeti taşıyan mevzuatlar ve Filistin halkına yönelik artan yerleşimci şiddeti karşısında endişe duyduklarını bildirdi.
Açıklamada, bu adımların yalnızca sahadaki gerilimi tırmandırmakla kalmadığı, aynı zamanda müzakere yoluyla sağlanabilecek adil ve kalıcı bir barış ihtimalini, yani iki devletli çözüm umudunu da zayıflattığı belirtildi. Bu durum, Filistin topraklarındaki sömürgeleştirme sürecinin yapısal ve sistematik bir karakter kazandığını gösteriyor. Kapitalist-emperyalist sistemin periferisinde sürdürülen bu kolonizasyonun, neoliberal uluslararası düzende dahi meşruiyet üretmekte zorlandığı bir evreye girildiği dikkat çekiyor.
Gazze’de Temel Yaşama Erişim Engelleniyor
E3 ülkeleri, açıklamalarında Gazze Şeridi’nde süren insani felakete de değindi. İsrail’in, temel gıda, içme suyu ve tıbbi yardımların Gazze’ye girişine izin vermemesi, “kabul edilemez” olarak nitelendirildi. Açıklamada, “İsrail’den, gecikmeksizin Gazze halkına temel insani ihtiyaçların ulaşmasını temin etmesini bekliyoruz” denildi.
Gazze’de aylardır süren ablukalar, altyapının çökmesine, çocuk ölümlerinin artmasına ve toplumsal dokunun neredeyse tamamen felce uğramasına yol açtı. İsrail’in kolektif cezalandırma politikası, yalnızca savaş hukukunu değil, insanlık vicdanını da ihlal ediyor. Bu uygulamaların, modern kapitalist devletin güvenlik aygıtlarının sömürgeci mantığını nasıl sürdürdüğünü gözler önüne serdiği ifade ediliyor. Uluslararası toplumun sessizliği ise bu aygıtların işlemeye devam etmesine zemin hazırlıyor.
İki Devletli Çözümün Çöküşüne Doğru mu?
İngiltere, Fransa ve Almanya’nın açıklamaları, Batı tarafından uzun süredir savunulan “iki devletli çözüm” formülünün iflasını örtük biçimde itiraf ediyor. Fiili ilhak, yerleşimci şiddeti ve Filistinlilerin günlük yaşam alanlarını daraltan politikalar, yalnızca yeni bir jeopolitik statükonun değil, aynı zamanda kalıcı bir asimetrik tahakküm rejiminin inşasına işaret ediyor.
Bu noktada, uluslararası sistemin neoliberal çerçevesi içinde şekillenen diplomatik “çözümler”in, kolonyal şiddeti meşrulaştırmaktan öteye geçemediği görülüyor. Üç Avrupa devleti tarafından dile getirilen kınamalar, sömürgeci tahakkümün yapısal karakterini dönüştürmeye değil, onun kriz anlarını yönetmeye yönelik bir çaba olarak okunmalı.