Avrupa’da ve Türkiye’de gençler arasında daha yoğun ve katı dini pratiklere yönelim dikkat çekiyor; uzmanlara göre bu eğilim, bireysel inançtan çok kimlik, aidiyet ve belirsizlik duygularıyla ilişkili.
Kimlik Boşluğu Ve Aidiyet Arayışı
Son yıllarda özellikle gençler arasında dini pratiklerin daha görünür ve daha katı biçimlerde yaşandığı gözleniyor. Fransa merkezli Le Monde’da yayımlanan bir analiz, bu yönelimin yalnızca manevi bir uyanışla açıklanamayacağını ortaya koyuyor. Yazıda yer verilen örneklerden biri olan 18 yaşındaki üniversite öğrencisi İbtissem, dini pratiğinin çocuklukta kültürel bir miras olarak aktarıldığını, ancak ergenlik döneminde bu pratiğin bilinçli ve daha “ortodoks” bir biçime dönüştüğünü anlatıyor.
Uzmanlara göre bu dönüşüm, gençlerin hızla değişen dünyada kendilerine sağlam bir kimlik zemini aramasıyla yakından ilişkili. Eğitim, istihdam ve gelecek beklentilerinin belirsizleştiği bir ortamda din, gençlere net kurallar, kesin cevaplar ve güçlü bir aidiyet duygusu sunuyor.
Kolektif Alanlar Ve Otorite Figürleri
Araştırmada dikkat çekilen bir diğer unsur, gençlere yönelik dini programların ve cemaat temelli faaliyetlerin artışı. Düzenli toplantılar, soru-cevap oturumları ve dini otoritelerle doğrudan temas, bireysel sorgulamayı kolektif bir deneyime dönüştürüyor. Bu yapı, yalnızlık hissini azaltırken, aynı zamanda dini pratiğin giderek daha disiplinli ve kurallı bir çerçeveye oturmasına yol açıyor.
Sosyologlara göre bu süreçte imamlar, vaizler veya dini rehberler yalnızca inanç aktaran figürler değil; aynı zamanda gençlerin hayatına yön veren otorite kaynakları haline geliyor. Bu durum, dini pratiğin kişisel bir tercih olmaktan çıkıp, sosyal kimliğin merkezine yerleşmesine neden olabiliyor.
Toplumsal Gerilimler Ve Güven Arayışı
Analizde, gençlerin daha katı dindarlığa yönelmesinin arka planında toplumsal dışlanma, ayrımcılık ve güvensizlik duygularının da bulunduğu vurgulanıyor. Özellikle göçmen kökenli gençler için din, çoğu zaman hem koruyucu bir sığınak hem de dış dünyaya karşı bir savunma hattı işlevi görüyor.
Bu yönelim, bazı gençler için anlam ve düzen arayışının bir sonucu olarak ortaya çıkarken, uzmanlar katılaşan dini yorumların toplumsal kutuplaşmayı derinleştirme riskine de dikkat çekiyor. İnanç ile kimlik arasındaki bu sıkı bağ, bireysel özgürlük alanlarını daraltabilecek bir baskı mekanizmasına dönüşebiliyor.
İnançtan Çok Anlam Meselesi
Araştırmanın vardığı temel sonuçlardan biri, gençler arasındaki bu eğilimin salt bir “dindarlaşma” olarak okunmaması gerektiği. Daha çok, modern toplumda anlam üretme mekanizmalarının zayıflaması, gençleri kesinlik vadeden yapılara yöneltiyor. Din, bu boşlukta güçlü bir anlatı ve düzen sunuyor.
Uzmanlar, bu eğilimin doğru anlaşılabilmesi için gençlerin ekonomik, kültürel ve siyasal koşullarının birlikte ele alınması gerektiğini vurguluyor. Aksi halde mesele, bireysel inanç tercihleri üzerinden dar bir çerçevede tartışılmaya devam edecek.
Kaynaklar:
Le Monde – Boris Semeniako
Avrupa merkezli sosyolojik ve gençlik araştırmaları
Akademik din sosyolojisi çalışmaları
- Gençlik Neden Daha Katı Dindarlığa Yöneliyor: Kimlik Arayışı, Aidiyet Ve Boşluk - 24 Aralık 2025
- Araştırma Analizi: Türkiye’nin Narkotik Haritası, Transit Koridor, Artan Madde Akışı ve Toplumsal Etkiler - 20 Aralık 2025
- EAPN Uyarıyor: Yoksulluk ve Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Türkiye’de de Kadınların Ruh Sağlığını Derin Bir Krize Sürüklüyor - 14 Aralık 2025












